Prof. Dr. İbrahim Özdemir

Üniversiteyi kazanan gençler için yeni bir dönem başlıyor.

Uzun süren çalışmalardan sonra, nihayet kayıtlarını yaptılar. Yakında yeni üniversitelerinde derslerine başlayacaklar.

Sadece derse mi?

Hayır. Yeni bir hayata başlayacaklar. Yeni arkadaşlar, yeni hocalar. Kimisi için yeni bir şehir.

Bunu çok iyi değerlendirmek lazım.

Tabii, bir de her zaman yanlarında olan ailelerini ve onlara karşı olan sorumluluklarını unutmadan.

Başka bir ifade ile onların beklenti ve hayallerini unutmadan, kendi hayalini ve geleceğini inşa etmek.

Gençlerimizin tercih ve kayıt süreçlerini yakından izledim.

Dikkatimi çeken bir nokta: Aileleri hep onların yanındaydı. Aile boyu gelenler bile vardı. Bunun için hiçbir gencimiz bu başarısını sadece kendi bireysel başarısı olarak göremez ve görmemeli.

Ailelerin onlara sağladığı sıcak ortamı, ilgiyi ve hele hele ekonomik fedakârlığı hiç unutmamak gerekir.

Lise hayatını geride bırakıp, olgunlaşmaya, bireyselleşme ve kendi tercihlerimizi yapmaya başlarken yapacağımız en büyük hata bencilleşmek ve ailemizi unutarak onları hesaba katmamaktır.

Ailelerimiz, çocuklarına verebilecekleri en değerli şeyin eğitim olduğunun farkındalar. Kimileri büyük ekonomik fedakârlıklara katlanarak çocuklarını buraya kadar getirdiler. Vakıf Üniversitelerine kayıt yaptıranlardan bir kısmının daha çok çalışarak ödeme planları yaptıklarını gördüm. Her şey çocukları için planlanıyor; fedakârlıklar yapılıyor.

Kayıt için kuyrukta bekleyenlerin diyaloglarına kulak kabartınca ve gözlerinin içine bakınca bunu görmek mümkün.

Hele hele bir hanımefendiye kulak misafiri oldum.

Daha doğrusu kızının başarısını adeta herkes duysun istiyordu. Tekrar tekrar anlatmak onu yormuyor haz veriyordu.

Kızı ülkemizin ve İstanbul’un en iyi Tıp Fakültelerinden birisini derece yaparak kazanmıştı.

Anne ise kızını okutmak için babasının çalışmasının yetmediğini görmüş; kendisi de işe girmiş ve kızını okutmak için her fedakârlığa katlanmıştı.

Ne yapmış, peki?

Ben de merak ettim. Son yaptığı iş bir üniversitenin yemekhanesinde çalışmak olmuş.

Yazıma ilham veren de bu hanım oldu.

Çocukları için her tür fedakârlığı yapan aileler her tür saygıyı hak ediyor.

Başka ülkelerde çocuklarının eğitimi için bu kadar çırpınan ve fedakârlık yapan aileler var mı?

Bilmiyorum.

Ancak dünyada birçok ailenin çocuğunun eğitimine önem verdiğini biliyoruz.

İşte tam da burada yeni bir hayata başlayan gençler için düşünme zamanı diyorum.

Yeni bir hayata adım atarken, onları bu eşiğe getiren ailelerini unutmasınlar.

Kendi geleceklerinin ve mutluluklarının aileleri ile olan sağlıklı ilişkide olduğunu hep hatırlasınlar.

Hayatta nice güzel insanlarla karşılaştım. Başarıları ile sadece ailelerinin değil, ülkelerinin ve insanlığın yüz akı olmuşlar.

Kimisi de kendilerine ailelerinin de içerisinde olduğu güzel gelecekler kurmuşlar.

Köyüne okul, sağlık ocağı yapanı mı dersin, yoksa onlarca dar gelirli öğrenciye burs vereni mi?

Sekiz öğrenciye burs veren mesleğinde saygın Tıp Profesörü bir dostum var. Burs vermesinin sebebini sorunca kendisini daha çok takdir ettim:

“Tıp Fakültesini kazanınca cebimde kayıt yapmak için yol parası bile yoktu. Babam vefat etmişti. Bizi büyüten annem kelimenin tam anlamı ile saçını süpürge yaparak çalışıyor; okumamızı istiyordu. Bazı dostlar da ufak-tefek yardımcı oluyordu. Ama asıl yük gariban annemin omuzlarındaydı. Okumam için yapılan bu fedakârlıkları hiçbir zaman unutmadım”.

“Kendi kendime bir söz verdim: Zamanı gelince benim durumumda olan öğrencilere yardımcı olacağım” dedim.

“Bir-iki öğrenci ile başladım. Şimdi sekiz oldu. Belki ileride artar. Onların diplomalarını alıp, hayata atıldıklarını görmek benim için en büyük mutluluk”.

Diplomasını alıp, hocanın elini öpmeye gelenlere ise hocanın nasihati sade ve kısa:

“Bana herhangi bir borcunuz yok. Siz de maaşınızı aldığınızda, ailelerinizi ve sizin gibi dar gelirli öğrencileri unutmayın yeter”.

Gençlerimiz üniversiteye adım atarak yeni bir hayata başlarken onlara başarılar diliyoruz.

Fedakâr ailelerini unutmadan, geleceğe emin adımlarla yürüyebilirler.

Gençler, adımınızı attığınız bu yeni süreçte yolunuz açık olsun.

 

Prof. Dr. İbrahim Özdemir

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Felsefe Bölüm Başkanı