Nermin Elmas

Karne Getiren Her Çocuğun Hediye…
Hakkıdır

Okulların son haftaya girmesi ile birlikte eğitimle ilgili; dergilerde, gazetelerin köşe yazılarında, çeşitli internet sitelerinde bu hafta beklide en çok yazılan; çocukların karnelerine yönelik sergilenecek anne baba tutumları, yaz tatili için verilen ödevlere yönelik yaklaşımlar ve tatil için öneriler üzerine oldu. Genellikle, “Uzman görüşlerine” göre veya “Araştırma sonuçlarına göre” diye benzer cümlelerle başlayan pek çok yazıyı hep birlikte okuyoruz. Her dönemlerde farklı örneklem grupları ile çeşitli araştırma yapılır ( çoğu yurtdışı kaynaklı) ve bu sonuçlar uzmanlar tarafından da yorumlanır. Bu yorumlamalar kimi zamanda bize veya bizim çocuğumuza hiç uygun da olmayabilir.

Peki karne hediyesi alınamalı/mıdır? Bana göre evettt… Öncelikle yetişkinler olarak bile hediye almayı sevmeyen kendisine hediye verildiğinde, mutsuz olan varmı dır? Özellikle beklemediğimiz anlarda sevdiğimiz, değer verdiğimiz insanlardan gelen hediyeler bizde ne gibi duygular uyandırır? Ne anlam ifade eder? Zamansız ve nedensiz verilen hediyeler çok kıymetlidir ve çok daha özeldir aslında. İçten gelir çünkü, ben seni çok seviyorum, benim için çok önemlisin ve değerlisin/dir. İçimizdeki sevginin minicikte olsa bir gösteri şeklidir. Altında hiçbir şey aranmaz. Bir de çeşitli özel günler adı altında alınan hatta beklenen zoraki hediyeler vardır mesela. Doğum günleri, tanışma, evlilik yıldönümü, anneler günü babalar günü gibi.. Burada da amaç yine birbirimizi mutlu etmek değimlidir? Örneğin doğum günlerinde ne amaçla alınır hediye? Yaşasınnn!!! Bir yaş daha büyüdün, bunun için midir? Yoksa yine sevginin farklı sunuş yolu arayışımıdır? Varmıdır bir izahı? Bayramlar en mutlu oldukları anlardandır çocukların. Her gün envai çeşit çikolata da yese, bayram ziyaretleri ve ikramlar birde bayram hediyesiyle harçlıklar eklenirse ne çok sevinirler böyle günlerde. Nedir bütün bunların sebebi? Aslında sadece sevginin, verilen değerin, gösterilen önemin ifade edilme çabasıdır. Ben hediyeleşme olayına duyguların izah çabası ve nesnel bir sunum arayışı olarak bakıyorum, sevginin sözel olmayan hali...Hele bu durum bir de çocuksa çok daha mutlu olmasına sebeptir.

Anneler gününü geçtik, bu hafta da babalar günü…Anneler babalar hediye beklemez evet ama gelen sürpriz bir  hediye nasıl da mutlu eder onları… Hele birde çocuklar büyükse ve önceden istenilen,sözü edilen bir hediye alınmış ise nasılda keyif verir..Küçüklerin hediyeleri de ayrı bir candandır..Yaptıkları resimler, kendi elleriyle hazırladıkları onlara göre dünyanın en büyük şaheserleri el emeği çalışmalar… Ve peşine gelen sarılmalar, anneciğim babacığım seni çok seviyorum öpücüğü..Çocuk yüreğinde sonsuz sevgilerinin izahıdır anne-babaya sundukları..

Yani, hediye almak ta vermekte hepimizi mutlu eden pozitif davranışlardır ve çocukların karne hediyesi almaları bence en doğal haklarıdır. Çok istediği bir şey, onun için değerli olabilecek bir şey, anlam ifade eden bir hediye pekalada alınabilir.

 

Burada neyin ne ile ilişkilendirdiği çok önemlidir. Süreç ile  ilişkilendirilerek verilmeli karne hediyesi; çok çalıştığın, emek verdiğin her gün okula gittiğin için..vs..vs.. Pek çok olumlayıcı gerekçe ile verilebilir..Mesele hediyeyi başarısı ile ilişkilendirmemek.. Takdir aldığın, teşekkür aldığın için değil; gayretin için, çaban için, bir yıl boyunca yorulduğun için...

 Dönem başında EĞER-li şartlar konularak, çeşitli pazarlıklar yapılarak ve hatta ekonomik değeri yüksek hediyeler alınıyorsa tehlikeli olan budur. Çünkü burada koşula bağlanmış hediye vardır ve hediyeyi gerçekte, alınan belgeye vermiş olursunuz. Yapılmaması gereken de budur.

Peki neler yapılmalı karneden sonra; karnesi ne olursa olsun mutlaka durum değerlendirmesi yapılması gerekir. Ama çocuğun en istediği bir zamanda, SÖZÜ ona vererek.. Başarısını da, başarısızlığını da değerlendirme fırsatı önce O’na verilmelidir. Akademik başarıysa sözü edilen, nasıl başarılı olduğu, ne tür fedakarlıklar yaptığı, nelerden vazgeçtiği, okulda en sevdikleri, en keyif aldıkları…yani bütün bir yılın özeti..

Ve akademik başarısızlıklar… Burada hatalar varsa çocuklarınızla birlikte yüzleşin. Sorunları birlikte tespit edin, sizden kaynaklanan hatalar var mı öncelikle bunu gözden geçirin, yani önce aynayı kendinize tutun, çocuğunuzu sorgulama/dan kendinizi yargıla/yın..Örneğin yeterli zamanı, özveriyi  ve desteği sundunuz mu çocuğunuza? İyi bir iletişim süreci geçirdiniz mi onunla? Onun sorunlarında ne kadar iyi dinleyici oldunuz, her hangi bir sorunla size geldiğinde yeteli önlemi aldınız mı? Öncelikle bunları düşünün. Yani önce kendinizi yargılayın sonra çocuğunuzu…Sonraki aşama da çocuğunuza yönelin ama, önce O’na yönelik iyi bir dinleyici olun. Nerede sıkıntı var? Çocuğunuz kendi başarısızlığını nasıl görüyor? Kendini değerlendirme, kendine öz eleştiri yapabilme fırsatını verin. Belki bir takım öğrenme eksiklikleri var, yada öğretmenle ilgili, sınıfla ilgili motivasyonunu düşürecek başka başka etkenler var, arkadaş sıkıntıları var… var da var…Ama bu tespiti önce kendisi yapsın. Siz; öğüt vermek için, yada ‘ben sana demiştim, çalışmadığının için böyle’ oldu..vs amaçlı yaklaşmayın, çözüm üretecek ve düşündürecek biçimde olsun tavrınız...Bütün bunları birlikte paylaşın..Emin olun çok daha faydalı olacaktır. Birlikte getirdiğiniz çözüm önerilerini birlikte uygulayın, desteğinizi verin , yanında olun ve yanıbaşında hissettirin kendinizi. Çocuğunuz her durumda sizi en yakınında, her türlü sorununu rahatlıkla ifade edebileceği çözüm noktası olarak hissetsin. Başarısızlık onu üzmesin, aksine fırsata çevirebilmeyi öğrensin, neler yapabileceğini keşfetmesine yardımcı olun. Bunları öğrenmesi çok daha değerli ve onu ileride yaşamsal başarıya götürecek kritik noktalar. Her zaman her derste aynı akademik başarı sağlanacak diye de bir kural da yok ayrıca..

En önemli ve en öncelikli uzmanlıktır annelik babalık. En değerlimiz çocuklarımız.. En sevdiğimiz.. En özelimiz…En güzelimiz…Koşullandırılmamış uzmanlık gerektirir bu...Ama/sız, eğer/siz, şartsız…Her şeye rağmen/li bir uzmanlık…Karnesiyle gelen çocuğunuzu, yüreğinizin sesini dinleyerek  mutlu edin, bir yıl içinde gösterdiği çabayı özveriyi tebrik edin önce, sarılın, öpün koklayın…Ve onların gözlerindeki ışıltıyı yüreğinizin uzmanlığıyla, yani sevginizle çoğaltın…

 

Nermin ELMAS / Rehber Öğretmen