Burak Pirim

Telefonların çekmediği, internet alt yapısının olmadığı, tablet, bilgisayar gibi donanımsal araçların da olmadığı bir yerde uzaktan eğitim sürecini yürütmek ne kadar mümkün? Peki bu yoksunluklarla karşı karşıya kalan ve kendisine farklı bir alternatif sunulmayan çocuk eğitim hakkından nasıl faydalanacak? Adını bile doğru koyamayıp uzaktan eğitim(!) dediğimiz bu süreci nasıl yürütüyoruz acaba? Eğitimin uzaktanı olur mu? Uzaktan öğretim daha uygun bir tanımlama olmaz mıydı? Derslerini dijital ortamdan takip etmek zorunda kalan öğrenci, dijital okuryazarlık anlamında ne kadar yetkin? Tüm donanımsal imkanlara sahip olan öğrenciler için işler yeterince yolunda mı? Verim alınabiliyor mu? Bu verimi ölçen bir mekanizma var mı? Peki kendi kadememden bir soru daha, uzaktan öğretim ilkokul kademesinde mümkün mü? Mümkünse daha farklılaştırılmış, özel bir programa ihtiyaç duyulması gerekmez mi? 

 

Peki ya öğretmenler, her durumda mücadelesini veren ama ne hikmetse mücadelesi hep görmezden gelinen, her fırsatta kamuoyunun eleştiri oklarını üzerinde bulan öğretmenler… Bu sürece ne kadar hazırdı? Süreci yönetirken aradığı desteği bulabiliyor mu? Yoksa hocam canlı ders yoksa ek ders yok tehdidiyle mi karşı karşıya? İnanın zihnimde daha fazlası dolanıyor. Bunlar bir avazda çıkarabildiklerim. Gelelim pratikteki derdime. Köyde işler nasıl gidiyor?


Köyde her eve internet bağlantısı ve bir bilgisayar verilsin demek çok kolay. Dillerde dolanıyor da zaten. Fakat bu ne kadar mümkün bilemiyorum. Ben bunun gerçekleşme ihtimalini kendi perspektifimden değerlendirmeye çalışıyorum. Acaba sokakta oynayabilme imkanına sahip olan çocukların son kalesi olan köy çocuğu böyle bir durumda sanal dünyanın hapsediciliğinin kucağına atılmış olmaz mı? Bunu da geçelim, köyler, veliler ve çocuklar bu dönüşüme ne kadar hazır? Öğrenci hayatında bilgisayar ve internete erişme şansına kaç kere sahip oldu ki uzaktan öğretime bu yolla dahil olabilsin? En iyi tableti verip en hızlı interneti sağladık diyelim, her şey tamam diyebilecek miyiz? Bu çocuklar öğretim faaliyetlerinin dijital ortamda takip edilmesi davranışına hazır mı bakalım? Peki hocam senin önerin ne diyeceksiniz? Beni çok geleneksel olmakla suçlar mısınız bilmem ama ben ilkokulda, özellikle kendi yöremde uzaktan öğretimin işlerliğine inanmıyorum. İlkokul çocuğunun bu yolla ‘‘eğitilebilme’’ ihtimaline, şu koşullarda inancım yok. Son derece seyreltilmiş bir öğretim modeliyle, hijyen tedbirleri elden bırakılmadan okullara dönmemiz gerektiğine inanıyorum. Bu ne kadar mümkün çok tartışılır. Temizlik personelinin dahi olmadığı okullarda hijyen ortamı nasıl yaratılabilir örneğin? Önceliğimizi hijyen olarak belirlemek suretiyle haftanın belli günlerinde dönüşümlü olarak öğrencilerime okula almaktan başka çarem olmadığını düşünüyorum. Ülke genelinde nasıl bir politika yürütülmeli ona bir önerim yok açıkçası. Fakat bu süreçten önce dahi dezavantajlı olarak tanımladığımız bu çocuklar, içinde bulunduğumuz süreçte daha dezavantajlı. Nitelikli okul ortamı bir köy çocuğu için her şey demek çünkü. Biz okulda, sadece şimdilerde o uzaktan verilmeye çalışılan şeyleri vermiyoruz zira. Dertleşiyoruz, eğleşiyoruz, deneyimleyerek anlamaya çalışıyoruz. En önemlisi sosyalleşiyor bu çocuklar okulda. İnanın öğrencilerimin bunun için okuldan daha iyi bir ortamı yok.  Her türlü korunma, eğitsel tedbir ve desteği öğretmene vererek köy okulları için bir adım atılmalı/ydı. Fakat öğretmeni köyde yalnız bırakarak, ‘’başının çaresine bak hocam’’ anlayışıyla bunu başaramayız. Ben bir öğretmenim ve yerim okulum, öğrencilerimin yanı. Bunu mümkün kılacak her ihtimali değerlendirmek, en azından talep etmek durumundayım. İçinde bulunduğumuz süreç, hepimize dillendiremediğimiz ama aklımızdan geçirmeden de edemediğimiz bir soru daha sorduruyor: Yüz yüze eğitimdeki akademik anlamda verimimiz ne kadar iyiydi ki? Şu an okullara dönmek için can attığımız o eski süreçte, içinde bulunduğumuz süreçten kat kat daha iyi mi Matematik öğretiyorduk örneğin? Eski sürece dönmeyi şu şartla çok istemeliyiz; okula geri döndüğümde yüz yüze eğitimin hakkını öyle bir vereceğim ki… Bu şart hem bakanlık hem öğretmen hem öğrenci hem veli için geçerli olmalı tabi. Eğitim sürecinin tüm sorumluluğu öğretmenin sırtında olmamalı çünkü. Bunun bu süreçte daha iyi anlaşıldığına inanıyorum.


Ve haykırmak istiyorum öğrencilerime, tüm dünya çocuklarına;

Çocuklar inanın, inanın çocuklar; güzel günler göreceğiz, güneşli günler…


Burak PİRİM

Müdür Yetkili Sınıf Öğretmeni

E mail: burakpirim1@gmail.com