Dr. Didem Tufan

Bir yetişkin olarak oyuncakçılara yolunuz düştüyse eğer, oyuncak sektörünün ne kadar büyük bir sektör olduğunu çoktan fark etmişsinizdir. Hollywood’da o yıl hangi film/animasyon gündemde ise, oyuncakçıda o filmin oyuncağını bulmanız mümkündür. Dünyayı kurtaracak süper kahramanlardan, prenseslere uzanan yelpazeden birini seçerek kendinizi ya da sevdiklerinizi sevindirebilirsiniz. Satın alınan oyuncaklar ile elde edilen sevinç öyle pek uzun sürmez ama bu başka bir yazının konusu. Bu yazının konusu ise tüm dünyada gösterime giren filmimiz STEM hakkında. Film Türkiye’de de gösterime hızlıca girmiş olacak ki geçen hafta sonu oyuncakçıda karşıma kocaman bir reklam panosu çıktı. “Çocuklarınıza STEM öğretiyoruz!” iddiasında bir oyuncak robot reklamı.

STEM filmi vizyona girdi. Tıpkı vizyon filmlerinde olduğu gibi Amerika kıtasından bir süre sonra şimdi de Türkiye’de gösterimde. Filmlerle kurduğumuz analojiyi bir kenara koyacak olursak, bir süredir eğitim gündemini kasıp kavuran STEM, İngilizce “Science, Technology, Engineering ve Mathematics” yani Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik sözlerinin kısaltmasından oluşan bir eğitim yaklaşımı. Bir süredir ülkemizin eğitim gündemine düşen bu kısaltma, şu aralar eğitim camiasının güncel konusu, sosyal medya deyimiyle: “trend topic”. Trendlerle yaşamaya alıştığımız günümüzde hem bir ebeveyn hem de eğitim teknolojileri konusuna kafa yoran biri olarak birkaç tespit yapmadan geçemeyeceğim. İşte STEM denizine düşen veliler için hayatta kalma rehberi.

Nedir bu STEM?

Konuya popüler bakış açısından bakarsak, STEM bir kapalı kutu. Nasıl demeli? Bir hediye paketi gibi… Dışı epeyce parlak bir kutu… Herkesin bu kutunun içinde ne olduğuna dair farklı bir fikri var. Aslında, STEM sözünün açılımında yer alan Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik alanlarına yönelik bilgiler okula başladığımız günden itibaren değişik seviyelerde bize öğretiliyor. Hepimiz fen bilgisi, matematik dersleri aldık. Üniversite seviyesinde mühendislik dersleri veriliyor. Çocuklarımız bu dersleri alıyor. Peki, STEM bize yeni olan ne sunuyor?

STEM tanım olarak, dünyayı saran hızlı ekonomik, bilimsel ve teknolojik gelişmelerle baş edebilecek, toplumda ve dünyada yaşanan değişim ve zorluklara hazır bir nesil yetiştirmeyi hedefleyen bir öğretim yaklaşımı1. Yeniliklerin özellikle bu alanlarda yaşanan gelişmelerden ortaya çıktığı tezine dayanıyor2. STEM ile öğrencilere daha sorgulayıcı ve araştırmaya yönelik bir öğrenme tecrübesi yaşatmak hedefleniyor3. Farklı ülkelerin STEM ile ilgili çalışmalarında hep aynı vurgu yer alıyor: Eğer STEM olmadan çocuklarımızı yetiştirirsek, yenilikleri ve dolayısıyla da ekonomik olarak büyümeyi yakalamamız mümkün değil! STEM, bir veli bakış açısıyla, çocuklarımızı yetiştirirken hep içimizde duyduğumuz “çocuklarımız yeni dünyaya nasıl adapte olacak?” sorusuna bir çözüm bulma arayışı. 

Oyuncakçıdaki robot ile STEM’in ne ilgisi var peki?

İşte işin asıl can alıcı tarafı da burası bana sorarsanız. Film analojisini hatırladınız değil mi? Film ve oyuncak endüstrisinin büyüklüğünü gözünüzün önüne getirin. STEM yaklaşımına bu açıdan bakıldığında, kodlama, mühendislik, fizik, kimya vb. pek çok konuda araç-gereçler, oyuncaklar, robotlar, kurslar, eğitimler derken kocaman bir pastaya dönüşüyor. O az önce söz ettiğim kutunun içi bir anda boşalıyor. Bir metaya dönüşüyor. STEM=robot, STEM=kurs, STEM=ders, STEM=kodlama gibi pek çok yanlış denkleme dönüşüyor. Oyuncakçıdaki robot=STEM=para gibi bir denklem ortaya çıkıyor. Ve denklem çözülemiyor.

Oyuncakçıdaki robottan köşe bucak kaçalım mı peki? Hayır kaçmayın! Tam tersi robotun üzerine gidin. Bu yazıyı tam da bu nedenle kaleme aldım aslında. STEM ile ilgili olarak eğitim programlarımızda (müfredat) ne gibi değişiklikler olacağını yaşayarak göreceğiz. Ancak veliler olarak bizlerin de yapabileceklerimiz var. Gelin bunlara kısaca bir göz atalım.

Çocuğunuzu tanıyın ya da en azından tanımaya çalışın.

Çocuğumuzu tanımak, sanırım bir ebeveyn olarak yapabileceklerimiz sıralamasında her daim birinci sırada olmalı. Bilim, teknoloji mühendislik, matematik… Bunlar her çocuğun ilgi alanı, yetenekleri arasında yer almayabilir. Bu nedenle çocuklarımızın bu alanlara eğilmesi için çabalamak bizlerin öncelikli hedefi olmamalı. Öncelik verilecekler listesinde Birinci sırada dans olabilir mesela ya da bir spor dalı… Tüm bu farklı ilgi alanlarını yok sayıp “trend” olan alanlara odaklanmak, yapılabilecek çok büyük bir hata.

Fakat bir yandan da, ebeveyn olarak, benim çocuğum matematikten, fenden anlamıyor ön yargısına düşmemek gerekiyor. Anlamıyor değil belki de gerçekten ilgi duymuyor. Bu ayrı bir yerde tutulmalı. Sistemin kamçıladığı eğilimlere aşırı değer atfedip, edebiyatta, müzikte, sporda, resimde başarılı olabilecek çocukları gözden kaçırmak, yanlış yönlendirmek, mutsuz nesillerin ilk adımı. Ve evet ne yazık ki ülkemizde bu konuda velilere çok iş düşüyor. Bir yerden başlamak gerek. Çocuğumuzu tanımaya çalışmak işte bu başlangıç noktası.

Çocuklarınızın soru sormalarına izin verin ve onları teşvik edin!

STEM denince her ne kadar bilgisayar, robot seti gibi elle tutulan ve çoğu zaman satın alma gerektiren nesneler akla geliyorsa da, işin temelinde zihinsel süreçlerin yer aldığını unutmamak gerekiyor. Eleştirel ve analitik düşünebilen, neden sonuç ilişkileri kurabilen, sorgulayan bireyler yetiştirmek için ebeveynler olarak önce kendimizi sorgulamamız gerekiyor. Çocuklarımıza düşünmeleri, kendilerini ifade etmeleri, soru sormaları için fırsat veriyor muyuz? STEM oyuncakları ile bezenmiş odaları olan, kodlama kurslarından çıkmayan ama soru sormasına izin verilmemiş çocuklar büyüdüklerinde soru sorar mı dersiniz? Evlerinde düşünmeye, soru sormaya teşvik edilmemiş çocukların, okulda fen bilimleri ya da matematik konusunda harikalar yaratacaklarını düşünmek eşyanın tabiatına ters. Özetle, çocuklarınızın soru sormalarına izin verin ve onları teşvik edin!

Hem kendinizi geliştirin hem çocuğunuzun merakını ateşleyin!

Bu yazıyı okuduğunuza göre, eğitim ile ilgili okumayı seviyorsunuz. Çocuğunuzun bu alanlarda gelişimi için okuyun, araştırın. Böylece kendiniz için yeni bir şeyler öğrenme fırsatı yakalayın. Hatta onunla birlikte öğrenin. Çok farklı bir alanda çalışıyor ya da evin bütün sorumluluğunu taşıyor olabilirsiniz. Birlikte bir şeyler yapmak hem size iyi gelecek hem de çocuğunuzun merakını ateşleyecektir. “Maker hareketi” belki kulağınıza çalınmıştır. “Biz kendi oyuncağımızı kendimiz yapardık!” diye geçmişe öykünen ebeveynlerden olmayın. Çocuğunuzla birlikte bir şeyler üretin. Atık malzemelerden birlikte yapacağınız küçük bir oyuncak bile olsa, tamamıyla size özgü bir “tasarım” olacaktır. “Bu malzemeyi buraya nasıl takarım?” “Buna pil taksak uçar mı?” gibi sorular kendiliğinden gelecektir. Büyük ateşlerin ufak kıvılcımlarla başladığını hatırlayın ve çocuğunuzun merakını ateşleyin.

Bilgisayarın dilinden anlamayı önemseyin!

Yabancı dil bilmek bugün nasıl olmazsa olmazımız haline gelmişse, bilgisayarın dilinden anlamak da olmazsa olmaz haline gelecek gibi görünüyor. Commodore 64 ile, henüz disket bile ortada yokken ilk kodlarını yazmış biri olarak, temel kodlama bilgisinin gelecek nesiller için olmazsa olmazlar arasında yer alacağını düşünüyorum. Temel programlama bilgisi gelecekte, çocuklarımızın seçtikleri mesleklerin birebir parçası olmasa bile, içinde yaşadıkları dünyayı anlamlandırmak için onlara gerekli temel bilgilerden olacak. Bunun için çocuklarınızın kodlama öğrenmesi için fırsatlar yaratın. Eğer buna ilgi duyuyorlarsa tabii. Çevrimiçi olarak kodlama eğitimleri sunan sitelerden birine üye olmak (Scratch, Code.org, Code Monkey, Codeacademy, vb.) ve bunu çocuklarınızla birlikte takip etmek iyi bir başlangıç olabilir. 

Bilişsel becerilerin sanatla parladığını asla unutmayın!

STEM bu kadar gündemde olduğunda diğer alanlar üvey evlat muamelesi görüyor. Örneğin sanat sözcüğü kulağa bilimden, teknolojiden, mühendislikten ve matematikten çok uzak gibi gelmeye başlıyor. Ama işin aslı öyle değil. Örneğin, müzelerin yaratıcık üzerine olumlu etkileri üzerine çalışmalar yapılmış4. Çocuğunuzla birlikte müzeleri, sanat galerilerini gezmeye çalışın. Mekân olarak bu tür yerlerden uzaktaysanız, internetten faydalanmak da bir seçenek olabilir. Resimden, müzikten, tarihten, sanattan sebeplenmek, bu konularda yeni şeyler öğrenmek, beynimizde yer alan bağlantıları besleyecek. Yaratıcılığı asıl bu perçinleyecek.

STEM konusu derya deniz. Bu yazı okyanusta bir damla misali. Bir veli olarak STEM denizinde yüzerken, yani bilim ve teknoloji çağında çocuk yetiştirirken neler yapabileceğimize dair birkaç fikri sizlerle paylaşmaya çalıştım. Okullarda ve öğretmen eğitiminde bu alana yönelik kat etmemiz gereken çok yol olduğunu düşünüyorum. Çocuklar hızla büyürken, ebeveynler olarak kaybedecek zamanımız yok. Çocuklarımızın eğitim yolculuklarında yanlarında olmak ve onlara katkı sağlamak geri dönüşü muhteşem olacak bir yatırım. Tüm velilere bu yolda iyi yolculuklar ve kolaylıklar.

Dr. Didem TUFAN

ODTÜ- BÖTE Yarı Zamanlı Öğretim Görevlisi

tufan.didem@gmail.com

Twitter: @lafiguzaf

 

  1. Promotion of STEM Education. (2015). Retrieved from http://www.edb.gov.hk/attachment/en/curriculum-development/renewal/Brief%20on%20STEM%20(Overview)_eng_20151105.pdf
  1. Refueling the U.S. Innovation Economy: Fresh Approaches to Science, Technology, Engineering and Mathematics (STEM) Education by Robert Atkinson, Merrilea Mayo : SSRN. (2010). Retrieved from https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=1722822
  1. Akgündüz, D., Aydeniz, M., Çakmakçı, G., Çavaş, B., Çorlu, M. S., Öner, T. & Özdemir, S. (2015). STEM eğitimi Türkiye raporu: Günün modası mı yoksa gereksinim mi? [A report on STEM Education in Turkey: A provisional agenda or a necessity?][White Paper]. İstanbul, Turkey: Aydın Üniversitesi. Retrieved May 31, 2015.
  1. Gartenhaus, A. R. (2000). Yaratıcı düşünme ve müzeler.