Cemil Kiraz

“Çocuklarımızı insan olarak yaşamda başarılı kılacak şey, onlar için neler yaptığımız değil, onlara kendileri için neler yapmayı öğrettiğimizdir.”

 Her anne – baba çocuğunun başarılı olmasını ister. Her çocuk da hem kendisi için hem de ailesi için başarılı olmak ister. Çocuğun başarıyı yakalamasını amaçlarken stres ve panik yaşamak ya da çocuğa yaşatmak yerine, sorumluluk, hedef belirleme, motivasyon gibi yaşam becerilerinin ön planda olması gerekir. Bu noktada, çocuğun başarı algısı, farklı faktörlerden etkilenebilir; kendi geçmişinden, aile geçmişinden, toplumsal etmenlerden. Anne – babanın başarı anlayışı, onların çocukla kurduğu bu temel ilişki, onun özünü, karakterini, yaşama bakış tarzını doğrudan biçimlendirir.

Başarı Nedir?

Başarı, en basit tanımlamayla; “arzu edilen bir sonucu elde etmektir.” Okul başarısı ise çocuğun bulunduğu okul, sınıf ve derse göre belirlenmiş sonuçlara ulaşmada göstermiş olduğu ilerlemedir. Başarı, sadece sayılarla ifade edilemez. Çağdaş anlamda başarı kavramı sadece akademik başarı ile sınırlandırılamaz. Bilgi ve beceri gibi bilişsel davranışlar kadar, ilgiler, kişilik özellikleri (hoşgörülü olma, sabırlı olma, çalışkan olma, sorumluluk alma, paylaşımcı olma, özgüvenli olma, öz saygılı olma, arkadaşlık kurabilme ve sürdürebilme, çevreye duyarlı olma vs. vs) ve tutumlar da başarı kavramının içine girer.

İç Başarı ve Dış Başarı

Bu noktada başarıyı iç başarı ve dış başarı olmak üzere iki temel kategoride düşünebiliriz. Çocuğun sağlıklı duygu, düşünüş geliştirmesi ve davranışlar ortaya koymasını ve bunları doğru iletmesini, paylaşmasını kolaylaştıran psikolojik gelişmeler iç başarıya örnektir. İç başarı, her şeyden önce, kişinin öznelliğini ve tekliğini tanımayı ve buna önem vermeyi de gerektirir. Zira her insan farklıdır, eşsizdir ve yalnız kendine özgü bir insani potansiyele sahiptir. Büyümenin ve gelişmenin insana yüklediği en önemli sorumluluklardan biri; insanın bu kendi tekliğini ve potansiyelini keşfetmesidir.Çocuğun kendi tekliğini ve potansiyelini keşfetmesi, kendine özgü olan özelliklerinin farkına varmasını içerir. Dış başarıise başkaları tarafından gözlenebilen, davranışları içerir. Dış başarıda odak nokta “başkaları nasıl görür, başkaları ne der, başkaları ne düşünür?” sorularına dayanır ve davranışların altında yatan temel sorunlarla ilgilenmez. Burada, başarı, başarılı olma; görünümün, toplum simgesinin, tutum ve davranışların, beceri ve tekniklerin ürünü olarak görülür. Oysa çocuğun hayatında iç başarı da dış başarı kadar önemlidir.

Başarıyı Etkileyen Unsurlar:

  1. Sorumluluk ve Motivasyon

 Çocuğun başarısı için, öncellikle ne yapacağını ve nasıl yapacağını bilmesi gerekir. Bu noktada motivasyon, başarılı bir yaşamın anahtarıdır. Sorumluluk ise başarılı olma bilgisi ışığında harekete geçme durumudur. Bazı çocuklar, sorumluluk alma konusunda oldukça istekli iken bazı çocuklar, sorumluluk almaktan kaçınırlar (ancak çocuk, bu özelliklerini zamanla geliştirebilir). Sorumluluklarını yerine getirme noktasında daha istekli olan çocuk, yapılması veya öğrenilmesi gereken konular karşısında daha fazla gayret gösterir. Çocuğun motivasyonunu sağlaması ve sorumluluklarını yerine getirmesi bakımından neye ihtiyacının olduğunu bilmesi çok önemlidir. Anne – baba veya öğretmen tarafından çalışmaları yapması konusunda motive edilen çocuk olduğu gibi, buna hiç ihtiyaç duymayan, kendi kendini motive eden çocuklar da vardır. Kendi iç motivasyonları ile harekete geçen çocuk, yapılması istenen davranışı veya öğrenilmesi gereken bilgiyi başarıyla sonuçlandırmasında başkalarının övgüsüne (dış ödüle) veya takdirine daha az ihtiyaç duyar. Başarılarını arttırmak için kendi kendilerini duygusal açıdan desteklediklerinde (iç ödül) daha başarılı olurlar. Çevresel ödüle ihtiyaç duyan çocuk ise başarı için sorumluluğunu yerine getirmede, kişisel gelişim ve özgüveninin oluşma sürecinde; öğrenme, performans, dikkat geliştirme ve konsantrasyon yeteneğinin gelişmesinde başkalarının geri bildirimine (dış ödüle) ihtiyaç duyar.

  1. Benlik Algısı:

 Çocuk dünyaya geldiğinde belirgin bir “ben” kavramı algısı yoktur. “Ben” algısı çocukluğun ilk yaşlarında doğru ve yanlışlarla başlar ve benlik gelişimi çocukta yaşlara göre farklılık gösterir. Çocuk, kendini doğru tanıma ve anlama olanağı bulduğu ölçüde çatışmaları kolay atlatır ve sağlıklı bir “ben” kavramı geliştirebilir. Çocukta benlik algısının yüksek olması, onun olumlu bir tutum geliştirmesini, iyi arkadaşlık ilişkileri oluşturmasını ve kendisine yönelik güven ve sorumluluk duygusunun yüksek olmasını sağlar. Bütün bunlar da çocuğun başarısına doğrudan katkı sağlar.

  1. Benlik Saygısı:

 Çocuğun hedefleri ne denli güçlü olursa olsun olumsuz sonuçlar onu derinden etkiler. Bu noktada, çocuğu tanımak çok önemlidir. Çocuğun zekâ düzeyi ve yeteneği göz önünde bulundurulmalı. Onun yeteneğini ve hangi alan veya alanlara eğilimli olduğunu bilmek son derece önemlidir. Başarısızlık durumunda vereceği tepkileri bilmek, ona göre davranmak gerekir. Ondan başaramayacağı bir şey beklemek onun başarısını arttırmaz, tam tersi; bu durum,  çocuğun benlik saygısını zedeler,  onun özgüven duygusuna doğrudan zarar verir.

            Çocuğun yaşadığı korku veya korkular, çekingenlik, öğrenme güçlüğü, depresyon, kendine güvensizlik, arkadaş ilişkilerinin zayıflığı, (akranları tarafından dışlanmışlık) gibi çok sayıda sorun, çocuğun başarısının düşmesine neden olabilir. Yerinde duramayan, dikkatini toplamakta güçlük çeken çocuklar da yetenekleri ölçüsünde başarılı olamazlar.  Ayrıca;

  • Anne – babanın, çocuğun hatalarına hoşgörülü davranmaması /davranamaması, baskıcı tutumları, zorlamaları, çocuğun olumlu yanlarından ziyade olumsuz yanlarına yoğunlaşması, çocukta güvensizliğice ve kaygıya, bu da başarısızlığa yol açar. (Hoşgörülü ortamda yetiştirilen çocuk, sabırlı olmayı öğrenir.)
  • Çocuk üzerinde gerçekçi olmayan beklentiler ve bu konuda çocuğa güven duymama önemli bir başarısızlık nedenidir. (Desteklenen ve yüreklendirilen çocuk, kendine güven duymayı öğrenir.)
  • Gayreti ve olumlu yönleri, ana – babası tarafından yeterince desteklenmeyen, en küçük bir başarısızlıklarından dolayı sürekli eleştirilen, hırpalanan çocuk, var olan yeteneklerini de kullanamaz. (Sürekli eleştirilen çocuk, kınama ve ayıplamayı öğrenir.)
  • İyi niyetle alınan bilgisayar oyunları, televizyon ve diğer teknolojik olanakların kullanımına ana – baba tarafından sınır getirilmemesi çocukta ciddi bağımlılık oluşturur, bu da çocuğu başarısızlığa götürür.
  • Çocuğa uygulanan fiziksel cezalar, onun başarısına hiçbir şekilde katkısı olmadığı gibi, ruhsal dünyasında onarılması / telafi edilmesi imkânsız sonuçlara yol açar. (Fiziksel cezaya uğrayan çocuk, öfkeyi, kavgayı ve nefreti öğrenir.)
  • Çocuğun gereğinden fazla koruyup güvensiz bir birey haline getirilmesi başarısını olumsuz etkileyen bir durumdur. Çocuğun sorumluluk almaya teşvik edilmesi ve bu konuda ona güvenilmesi başarısını olumlu yönde etkiler. Aynı şekilde, çocuğun her hareketinin, her durumunun anne – baba tarafından kontrol edilmesi de çocuğun öz güveninin gelişmesini engeller ve bu da başarısızlığa neden olur. Çocuğun, tamamen serbest bırakılması, kendisi ile ilgili her türlü kararın yine kendisi tarafından alınması, yaşına uygun olmayan dış ödüllerin verilmesi de çocuğun başarısını olumsuz yönde etkiler.

Çocuğun Başarısı İçin Anne – Babalar Neler Yapabilir?

  • Çocuğun her iki başarıyı yakalaması için her şeyden önce, düzenli ve huzurlu bir aile yaşamı oluşturulmalı. Onu aktif ve yaratıcı kılacak bir ortam oluşturulmalı.
  • Anne – babalar çocuğunu iyi tanımalı, onu ilgi ve yeteneklerini doğrultusunda yönlendirmeli. Gerekirse bu konuda bir uzmandan yardım da alınmalı.
  • Her çocuk için en önemli besinin “sevgi” olduğunu bilerek, çocuğa hiçbir koşulla bağlı olmaksızın yeterince ilgi ve sevgi gösterilmeli. (Aile içinde yakınlığı, huzuru, içtenliği yaşayan çocuk, mutlu da olmayı öğrenir.)
  • Çocukların kendi kendilerini yönetmeleri yolunda başlattıkları küçük girişimler engellenmemeli. Çocukla, dalga geçilmemeli, alay edilmemeli.
  • Çocukların gelişimlerine bağlı olarak bazı dönemlerin zorlu geçtiğini bilmeli (özellikle ön ergenlik, ergenlik dönemleri) ve anne – babalar, davranışlarını da ona göre düzenlemeli.
  • Başka çocukların başarısı, uygun bir dille, karşılaştırma yapmadan ve çocuğun bu konudaki başarısızlığını ön plana çıkarmadan ve onu rencide etmeden uygun bir dille anlatılmalı.
  • Özellikle disiplin konularında ana – babalar tutum, dil ve tam bir davranış birliği içinde olmalı. Bu konulardaki görüş ayrılıkları çocuğun yanında tartışılmamaya özen gösterilmeli.
  • Çocuğa model olmak, onun yaşamında güçlü ve olumlu etki oluşturur. Aile içinde yapıcı iletişim kullanılması, sorunları konuşarak çözümlenmeye çalışılması, çocuğun da fikirlerine değer verilmesi, hangi yaşta olursa olsun söyleyeceklerinin dikkatle dinlenmesi başarısına olumlu katkı sağlayacaktır. (Haklarına saygı duyularak büyütülen çocuk, adil da olmayı öğrenir.)
  • Ders çalışması için çocuğa sürekli baskı yapmak yerine, ona zamanı etkili kullanmasının yanı sıra sorumluluk bilinci de kazandırılmalı. Başarıda önemli olanın çok çalışmak değil, etkili çalışmak olduğu vurgulanmalı. Ders dışı etkinliklere de (resim yapmak, müzik aleti çalmak, spor yapmak) zaman ayırması için gerektiği, bunun bir zaman kaybı olmadığı, hem kişisel gelişimine hem de ders başarısına olumlu etkisi olacağı belirtilmeli.

 

Cemil KİRAZ

Eğitimci / Eğitim Yöneticisi

cemil_kiraz@hotmail.com