Prof. Dr. Mustafa Yavuz

Johanne Greenberg’in “Sana Gül Bahçesi Vadetmedim” romanını bilirsiniz. Romanın ana karakteri Deborah hastanedeki yanlış uygulamalardan şikâyet edince doktorunun ona söylediği sözler hep kulağımda çınlar;

“Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim... Ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim.”

Üniversite/okul tanıtımlarında sınırları doğru çizemeyip aday öğrencilerine gül bahçesi vadeden okulların eğitimin gerçekliğine ne kadar da yabancı oldukları geliyor aklıma. Bu tanıtımlar aslında okul/üniversitenin işlevini sorgulamadan okul/üniversiteyi zihinde inşa etmeden öncelikle demir ve çimento ile yola çıkmanın dışa vurumu. 

Okul başka herhangi bir kuruma benzemez. Örneğin bir otel işletmecisinin müşterisine vadettiği gibi okulu yönetenler ve öğretmenler öğrenciye konfor vadetmezler. Daha doğrusu vadedemezler. Okul problem çözmez, problemin çıkması da öğrenciye problem çözme becerisi kazandırması bakımından bir fırsat olarak düşünülür. 

Modern üniversitenin rolleri: Araştırma, eğitim-öğretim ve kamu hizmetidir. Örneğin üniversite kavramının zihinlerde inşasına olumsuz katkı vermek istiyorsan üniversitenin rolleri hakkında hiç düşünme. Araştırma çıktılarını anlatmanıza gerek yok. Nasıl olsa öğrencilerin bir bölümünün ilgisini de çekmiyor. Ayrıca öğretim üyelerinin ders yükü fazlaysa araştırma için zaman ayırmaları da mümkün olmayacaktır. Eğitim-öğretimin niteliği ile ilgili konulardan bahsetmenize de gerek yok. Üniversitenin felsefesi ve kültürünü değil, öğrenciye daha kayıt olmadan eskiyecek olan teknolojik uygulamalarını anlatın.  Tanıtımlarının uyumlu üçlüsü olan bir laboratuvar, çimlerde gitar çalan gençler ve güneş enerjisi ile çalışan arabaları göstermeniz yeterli.  Ancak size kötü bir haberim var. Sizin dışınızdaki üniversitelerin önemli bir bölümü de aynı şekilde tanıtım yapıyorlar. Üniversitenin kamu hizmetine yönelik yaptıklarınızdan daha fazlasını tanıtmaya kalkmayın. Örneğin üniversitenizin Eğitim Fakültesi var ama Milli Eğitim Bakanlığı ile temaslarınız yasal zorunluklar temelinde ilerliyorsa ortada tanıtacak bir durum yok demektir. Kendi öğretmen yetiştirme modeliniz yoksa araştırmalarla ulusal düzeyde eğitim politikalarının oluşumuna katkı vermek gibi bir rol üstlenmemişseniz sözün bittiği yerdeyiz demektir. Üniversiteniz sağlık, turizm, mühendislik, tarım ve hayvancılıkla ilgili politikaların oluşumunda öznelerden birisi durumunda değilse tanıtımlarda paylaşacağınız sadece varsa üniversitenin görsel güzelliği olabilir. 

Değerli adaylar üniversite tanıtım döneminde “geleceğinizi şekillendiriyoruz”, “gelecek yüzyılın bireyini yetiştiriyoruz”, “gelecek bizimle gelecek” vb. sloganlarla çok sık karşılaşıyorsunuzdur. Bilmenizi isterim bunu ancak gelecek tasavvuru olan üniversiteler yapabilir. Üniversitenin sizi ne yapmak isteğinden çok, bunu neden yapmak istediğini, nasıl, kiminle, hangi donanımla yapabileceğini sorgulayın. İlgilendiğiniz üniversitenin öğrenci ve mezunları ile konuşun. Ve son söz; seçeceğiniz, bölüm üniversite önemli ancak sizin ne istediğiniz, yeterliğiniz, motivasyonunuz öğrenme yolculuğundaki azim ve kararlılığınız daha önemli. Yolunuz açık olsun, açık değilse de kendiniz açma direnci ve yeterliğinde olun…

Doç. Dr. Mustafa YAVUZ

Twitter.com/mmustafayavuz