Dr. Volkan Hasan Kaya

Uluslararası geniş ölçekli testlerle yakından ilgilenen bir araştırmacı olarak bu yazımda “ortalamacılık” kavramına yer vereceğim. Uluslararası düzeyde TIMSS, PISA ve TALIS gibi geniş ölçekli araştırmalar gerçekleştirilmektedir. PISA, 15 yaş grubu öğrencilerin bilgi ve becerilerini kullanabilmeye; TIMSS, 4. ve 8. sınıf öğrencilerin okul müfredatlarına; TALIS ise öğretmene, okul yöneticisine ve öğrenme iklimine odaklanmaktadır. Ulusal düzeyde akademik becerilerin izlenmesi ve değerlendirilmesi için ise ABİDE projesi gerçekleştirilmektedir.

Geniş ölçekli araştırmalarda ülke bazında ve/veya ülkeler arasında kıyaslamalar yapmak için öğrenci ortalamalarından yola çıkarak ulusal ve uluslararası analizler yapılmaktadır. Geniş ölçekli testler ile değerlendirmeler, eğitim politikaları gerçekleştirilirken, eğitim sistemini genel bir bakış açısıyla görme olanağı sunmakta ancak eğitime yönelik genel bir değerlendirme yaparken, eğitim sistemini oluşturan her birey ve onun bireysel farklılıkları göz ardı edilmektedir.

İstatiksel olarak analiz yaparken bazı bilgisayar programları daha güvenilir sonuçlara ulaşmak için örneklemdeki her bireyin sonuçlarının ortalamasını alırken, bazı programlar ise örnekleme katılan bütün bireylerin puanlarının ortalamalarını aldıktan sonra analiz sonuçlarına yer vermektedir. En nihayetinde hepsinin varış noktası ortalamacılığın kendisidir. Ortamacılık, süreç yerine sonuca odaklanması, kendi içinde bireyselliği ve bireysel farklılıkların öneminin yitirilmesidir. Bu durum aynı zamanda düşüncelerin dar kalıplara girmesine neden olmakta, her bireye ortalama birey olarak yaklaşılmakta ve bireyselliğin saygınlığını yitirmesine sebep olmaktadır (Rose,2016).

Daha spesifik bir örnekle açıklayalım. PISA’ya katılmış iki öğrenciyi ele alalım üç farklı (okuma becerileri, matematik ve fen okuryazarlığı)  alanda sınava girmiş bu iki öğrenciden birincisi okuma becerilerinden 420 puan, diğer iki (matematik ve fen okuryazarlığı) alandan 530 puan almış olsa dahi üç alanın genel ortalaması 500 olmayacaktır. Ancak ikinci öğrenci üç alandan 500 aldığı zaman genel ortalaması da 500 olacaktır. Ortalamacılık dikkate alınarak değerlendirme yapıldığında ortalaması 500 olan öğrencinin 493 olan öğrenciye göre daha başarılı olduğu sonucu ortaya çıkacaktır. Ancak, sonuç yerine süreci dikkate alarak bir değerlendirme yapıldığında birinci öğrencinin ortalaması diğerine göre düşük olmasına rağmen iki (fen ve matematik okuryazarlığı (sayısal)) alanda daha başarılı olduğu ortaya çıkmaktadır. Hâlbuki öğrencinin süreçteki yetenek ve becerileri dikkate alınarak değerlendirme yapıldığında becerileri doğrultusunda seçtiği alanda ülkenin gelişmişliğine ve eğitim kalkınmışlığına önemli bir katma değer katabilecektir. Belki de ortalamanın gerisinde kalmasından dolayı sahip oldukları beceri ve yetenekleri doğrultusunda seçilmediği için parlamadan sönen öğrencilerimiz vardır. Bu nedenle ortalamacılığın neresinden dönülürse,  bireyselliğe kârdır.

Eğitim politikaları gerçekleştirilirken geniş ölçekli değerlendirmeler, eğitim sistemi fotoğrafına geniş bir bakış açısıyla bakmak adına elbette önemlidir ancak bu durum bireysel farklılıkları ve bireyselliği göz ardı etmemiz anlamına gelmez/gelmemelidir. Bu nedenle geniş ölçekli verilerden elde edilen veriler tekrardan yeni bir araştırma için nitel veri toplamaya yönlendirmeli bu da bireysel farklılıkları ortaya çıkarmalıdır. Ortalama değerlendirmeler içinde bireyselliği yok etmek yerine, bireyselliği güçlendirecek yollar keşfedilmelidir. Ayrıca geniş ölçekli test ve değerlendirmeleri ön plana çıkartarak, bütün bireylerin ortalama yeteneklerine bakmak yerine BİREYİN yeteneklerine bir bütün olarak bakılmasının gerekliliği ön plana çıkarılmalıdır. Bu sayede gözümüzün önünde duran gerçek yetenekleri ortaya çıkarma fırsatına engel olan tek boyutlu (not ortalaması, test başarısı veya akademik başarı gibi) yaklaşımlarından ve tek boyutlu bakış açılarından uzak durulabilir (Rose, 2019).

 

Dr. Volkan Hasan KAYA

volk.has.an@gmail.com

@VolkanHasanKAY1

 

Kaynakça

Rose, T. (2019). Ortalamanın Sonu: Aynı Olmaya Değer Veren Bir Dünyada Başarılı Olmanın Yolu, İstanbul: Paloma Yayınevi.