İlhan Sevin

Birçok sektör olduğu gibi eğitim sektörü de salgından epeyce etkilendi. 16 Kasım 2020 itibariyle tüm kademelerde online öğretime yeniden geçildi. Online öğretim konusunda epeyce yol alınsa da zorlu bir süreçle daha karşı karşıyayız. Özellikle küçük yaş grupları ile sınav grubu dediğimiz 8. ve 12. sınıflar için süreç daha da zorlu oluyor. Bir taraftan öğrenciler, zorlu koşullar altında sınava hazırlanırken, diğer taraftan da gençleri sınavlara hazırlama çabası içerisinde olan öğretmeler de belirsizlikler içerisinde süreci yönetmeye çalışıyorlar.

Şimdi gelelim asıl konumuza; bu yılki sınavların müfredat kapsamına. Geçtiğimiz günlerde Bakanlık tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki merkezî sınav ile Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) gibi sınavların kapsamında bir değişiklik söz konusu olmayacak. Öğrenciler tüm müfredattan sorumlu tutulacak.” Bilmeyenler için hemen belirtmem gerekirse, Liselere Geçiş Sistemi (LGS) ile Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) müfredatının kapsamını Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı belirliyor. YKS sorularını ise ÖSYM bünyesindeki uzmanlar ile akademisyenler hazırlıyor.

Açıklama ile birlikte tartışmalar beraberinde geldi. Çünkü geçtiğimiz Mart 2020 sonrasında online öğretime geçildiğinde, MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, ÖSYM Başkanlığına YKS için soru hazırlamada dikkate alması gereken müfredat kapsamını güncelleyen yazıyı göndermişti. Buna göre, YKS`de üniversite adayları, 9., 10. ve 11`inci sınıf müfredatlarına ek olarak 12`nci sınıf öğretim programlarının sadece birinci döneminden sorumlu olacaktı. LGS adayları ise 8. sınıfın ilk dönem konularından sorumlu tutulmuşlardı.

Bu durumda online öğretim varken, şu soru akla geliyor: “Hem LGS hem de YKS’de konu kapsamı neden tüm müfredat olarak açıklandı?”

Hak arayışı açısından duruma bakılırsa, “geçen dönem neden öyle oldu da bu dönem böyle oldu. Online öğretime ise şimdi de online öğretim” diyebilirsiniz. (Bu düşünceye yanlış demek çok zor.)

Ancak şöyle bir durum söz konusu: Konu kapsamının daraltılması, adaylara faydadan çok zarar getirdi. Sınavlar çalışanla, çalışmayanı, akademik seviyeleri iyi olanla olmayanı ayrıt edemedi. Böylece puan aralıklarında yığılmalar oldu. Ve yine türev, integral, limit gibi daha birçok konunun YKS müfredatından çıkarılması hiç ama hiç iyi olmadı. Yerleştirme sonuçları açıklandığında manzara daha da net bir şekilde ortaya çıkmıştı. Sınav, ölçülülükten uzaktı.

Belki radikal bir söylem olacak ama hem YKS hem de LGS’de tüm müfredattan adayların sorumlu olmasını doğru buluyorum. Neden mi?  Çünkü yukarıdaki sebeplere ek olarak yıllar önce tek oturumlu ÖSS’de son sınıf konularının çıkarıldığı YGS tarzı bir sistem uygulanmıştı. Dönemin en saygın üniversite rektörleri “bize akademik olarak çok zayıf öğrenciler geliyor” diyerek tepki göstermişlerdi. Ve son sınıftan soru çıkmadığı için uydurma raporlarla öğrenciler, okulu terk edip dershanede sınava hazırlanmak zorunda kalıyorlardı.

Şimdi yapılması gerekenler, 1-Müfredatın tamamı olmalı, 2-YKS tek sınav şeklinde uygulanmalı, 3- LGS-YKS Haziran`da yapılacaksa ikinci dönem (aşı çalışmaları sonuç verirse) ilk açılacak kademeler 8. ve 12. sınıflar olmalı. 4- Sınavlar daha geç bir tarihte Ağustos ya da Eylül 2021’de uygulanmalı.

Bu arada, YKS`nin sadece 9. ve 10. sınıf konuları ile sınırlı tutulması görüşü, öğrencilerin bu konuları gördükleri için öğrendikleri anlamı çıkarılmamalı. 11. ya da 12. sınıfta sınava hazırlanan öğrencilerin, 9. ve 10. sınıf kademelerinde çok eksikleri olduğunu işin içerisinde olanlar çok iyi bilirler. Bir de unutulmamalı ki, 11.ve 12. Sınıf konularını pas geçtiğinizde üniversite eğitiminde daha ciddi problemlerle karşılaşırsınız. (Mezun grubu da unutmayalım.)

Kısacası, ÖSYM çok yönlü düşünerek kararlar almalı, sınav takvimi konusunda çok aceleci davranmamalı. Sürecin getirisine göre hareket edilmesi çok daha yerinde olacaktır.

 

İlhan Sevin

Eğitimci