Prof. Dr. Mustafa Yavuz

Bir süredir ortaöğretime geçişi konuşuyoruz. Sınav yapsak mı yapmasak mı? Sınav yapacaksak açık uçlu bir sınav mı, çoktan seçmeli bir sınav mı olsun? Bu sorular hem zihnimizde hem de gündemde uçuşup duruyor. Ancak gerçek sorun sınav olmadığı için, çözüm de sınavın türünü değiştirmek ya da sınav yapıp yapmamakta değil aslında...

Merkezi sınavla ilgili olarak algıladığımız sorun, gerçek sorunumuz değil. Diyelim ki sırtımız ağrıyor. Bu ağrıyı ağrı kesici ile de geçiştirmeye çalışabiliriz ama ya sorun daha derinde olup, böbreklerimizdeki ağrı sırtımıza vuruyorsa? Bu durumda en iyisi bir hastaneye gidip ciddi bir tedavi sürecinden geçmek olur. Eğitim sisteminde kademelerarası geçişte de algıladığımız sınav sorunu sırtımızda hissettiğimiz ağrı gibi, aslında daha derin bir sorunun sinyalini veriyor.

Gelelim derin sorunlara... Eğitimde ortaöğretime geçişte hisssetiğimiz gerçek sorun nereden kaynaklanıyor? En baştan söyleyim aslında sorun okul öncesinden başlıyor ve artarak sürüyor, ortaöğretime geçişteyse artık saklanamaz hale geliyor. Bütün bu sürecin sonunda da kamuoyunda büyük oranda gerçek sorun görülmeden sadece bir sınav konusuna inidirgenerek tartışılıyor.

Şimdi en başa dönelim; Yetişkin nüfusumuzun eğitim yılı ortamalamasının 6, 7 yıl olduğunu ve köy, kasaba ya da büyük şehirlerde yaşayanlar arasında farklılık olduğunu biliyoruz. Anne-baba eğitim yıllı ortalaması düşükse öğrencilere eğitim desteği vermekte zorlandıklarını da araştırmalar bize söylüyor. Bununla birlikte bu ailelerin daha çok kırsalda yaşadığını da biliyoruz. Hepimizin bildiği bir şey daha var, o da buralara uzun süredir geçici, vekil vb adlarla öğretmen atadığımız... Bu durum baştan varolan eşitsizliği derinleştirerek kökleştiriyor. Bu yazının konusu olmayan başka değişkenler de eklenince öğrencilerarası başarı farkı gittikçe açılıyor. Öğrencilerarası başarı farkının açılması okullararası başarı farkının açılmasına neden oluyor. Okullar arası başarı farkının açılması merkezi sınavlarda öğrencilerin ve velilerin hissettiği gerilimi artırıyor. Çünkü okullararası başarı farkı büyük olduğundan sınavda kaybeden bir nevi büyük kaybetmiş gibi algılıyor. Bu durumda öğrencileri sınavla değil, kura ile ya da okul notlarıyla seçsek de gerilim bugünkünden daha düşük olmaz.

Peki sınavı kaldırıp okul notlarını öne çıkarsak olur mu? Almanya yapıyor biz niye yapamayalım? (Bu arada Almanya da okulun verdiği rapora itiraz edenler merkezi sınava alınıyor) Hemen söyleyim bu anlamda birkaç nedenle Almanya`ya benzemiyoruz. Birincisi Almanya’nın bizim kadar öğrencisi yok. İkincisi Almanya`da okullar arası başarı farkı açık olmadığından ve mesleki eğitim algısı olumlu olduğundan sorun yaşamıyorlar. (Bu arada Alman sistemi adil değil ama bu yazının konusu değil). Ülkemizde öğrenci ve okullararası başarı farkı büyük olduğundan, öğretmenler programın hedeflerine göre değil, grubun başarısını ölçüt alarak sınav sorularını hazırlıyorlar. Dolayısıyla öğretmenler çok adil not verseler bile ölçütler farklı olduğundan iki farkli şube ya da okulda alınan notların birbirleri ile kıyaslanması doğru değil.

Ortaöğretime geçişle ilgili 2014 yılında bir makale hazırladığım için burada yazıyı fazla uzatmayacağım. Ama özeti şu: Sorunumuz tam olarak bir merkezi sınav sorunu değil. Merkezi sınav sorunu buzdağının görünen yüzü. O nedenle sınavı yapıp, yapmamaya kafa yorarak ya da sınav şeklini değiştirerek yine sorunu çözemeyeceğiz. Eğitimde sorunların çözümü için doğrusal değil, döngüsel düşünmeye ihtiyacımız var. Sonuç: Çözüm var, yeter ki gerçekten isteyelim...

Prof. Dr. Mustafa Yavuz

Twitter: @mmustafayavuz