İlhan Sevin

Biliyorum, Cumhuriyet denince birkaç klasik söz, birkaç yapmacık süsleme satırların peşi sıra dizildiği klasik bir yazı beklemeniz doğal…

Çünkü bizler maalesef yıllarca değerlerimizi hep göstermelik ve sembolik yaşadık ya da yaşamak zorunda bırakıldık.

İşte, maalesef Cumhuriyet Bayramı da bunlardan bir tanesi…

Bugün bana emanet edilmiş köşemden eğitim yazılarımı bir kenara bırakıp, günün anlam ve önemine ilişkin sırdan bir yazı yazmak istemiyorum.

Vatan, millet, Sakarya sözleriyle başlayan ve devam eden birkaç satır yazmak asla içimden gelmiyor. İçimden geldiği gibi, tamamen birebir yaşadıklarımdan ve hissettiklerimden yola çıkarak duygularımla sizlere birkaç satırlık bir şeyler yazmak istedim.

***

Eskiden Cumhuriyet Bayramı demek, küçük şehrin caddelerinin birleştiği ortalık yerde saatlerce bekledikten sonra, zoraki yapılan bayram merasimi, ilçenin en kıdemli mülki amirinin yaptığı sıradan, ruhsuz konuşmalar, çalan davul zurna eşliğinde oynan birkaç halk oyunu, okunan birkaç şiir ve asıl önemlisi bir gün de olsa kısa bir tatil gelir aklıma…

Hepimiz için böyle değil miydi? Ya da şimdi de böyle değil mi? Gerçi artık o beğenmediğim törenler de neredeyse yapılmayacak!

Ama yaşım ilerledikçe, çocukluğumdan bana miras kalan bu bilinçaltı durumunun, aslında ne kadar sığ ne kadar stabilize (sabitleştirilmiş) bir düşünce olduğunu şimdilerde daha iyi anlıyorum…

Ama maalesef, yıllarca Cumhuriyet’in önemi böyle göstermelik soğuk ve ruhsuz merasimlerle bize anlatılmadı mı?

***

Oysa şimdilerde Cumhuriyet’in, ne öyle ezberletilmiş bir iki şiirlik ne de birkaç satıra sığdırılacak kadar bir şey olmadığını fark etmeye başladım…

Cumhuriyet demenin;

Özgürlük olduğunu,

Bağımsızlık olduğunu,

Çağdaşlık olduğunu,

Bu karanlık ve bataklık Ortadoğu coğrafyasında,

Velinimet olduğunu,

Devlet olmak olduğunu,

Namus olduğunu,

Demokrasi olduğunu,

Laiklik olduğunu,

Medenilik olduğunu,

Güven olduğunu daha iyi öğrendim…

Hiç uzağa gitmeye gerek yok. Bakın Ortadoğu’ya, daha iyi anlayacaksınız ne demek istediğimi, Atatürk Cumhuriyeti’nin ne ifade ettiğini…

Dönün bir bakın isterseniz;

Irak’a, İran’a, Afganistan’a, Mısır’a, Pakistan’a, Libya’ya, Suudi Arabistan’a, Katar’a, Filistin’e, Umman’a, Yemen’e, Ürdün’e, Tunus’a, Kuveyt’e, Lübnan’a, Bahreyn’e…

Hatta eğer söylediklerimi ciddiye almıyor ya da iliklerinize kadar yaşayamıyorsanız Cumhuriyet’in ne olduğunu, size bir teklifim var! Birkaç günlüğüne de olsa yukarıda saydığım ülkelerde kalmanızı tavsiye ederim.

İşte…

O zaman ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız…

Bazılarınız belki de bana soracak 93 yıllık bu ulu çınarın gölgesi altında yaşanan üzücü olaylardan neden bahsetmiyorsunuz?

Bakın, değerli arkadaşlarım; hangi çağdaş ve medeni ülke kurulurken bir takım bedeller ödenmemiş olsun!

Batı’da, ortaçağda yüzyıl savaşlarında, insanlar birbirini boğazlamadı mı? İnsanlar beyazlar ve siyahlar diye sınıflara ayrılmadı mı? Kölelik düzeni kurulmadı mı? Faili meçhuller ve suikastlar yaşanmadı mı?

Bal gibi de yaşandı hem de yüzyıllarca…

O zaman Cumhuriyete, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu Cumhuriyet’e bu kadar düşmanlık neden ve niçin?

Eğer bugün Türkiye’de, İran gibi recm cezası uygulanmıyor, devlet eliyle insanlar suçlu diye taşlanarak öldürülmüyorsa,

Eğer bugün Türkiye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Pakistan’da olduğu gibi her gün yüzlerce insan öldürülmüyor ve ortalık kan gölüne dönmüyorsa,

Eğer bugün Türkiye toprakları, Filistin’de olduğu gibi yıllardır işgal altında değilse,

Eğer bugün Türkiye, Mısır, Libya ve Tunus gibi tüm yaşananlara rağmen devlet olmaktan çıkmıyorsa,

O zaman arkadaşım oturup düşünmen gerekemez mi?

Nedir bu Cumhuriyet düşmanlığı? Nedir bu Atatürk düşmanlığı?

Eğer varsa şikâyetiniz, gelin hep birlikte ele ele verelim,

Daha demokrat

Daha özgürlükçü,

Daha eşitlikçi,

Bir Cumhuriyet inşa edelim…

Bugün yaşadığımız her türlü olumsuzluklara rağmen, Cumhuriyet’i yüreğinde yaşayan ve hisseden herkesin bayramı kutlu olsun…

İLHAN SEVİN

Eğitimci

@sevinilhan4