İlhan Sevin

"Nerede bir can ölse, oralı olur yüreğim. Olmalı zaten olmazsa insan olmaz yüreğim" Ahmed Arif’in güzel sözlerinde belirttiği gibi, yaşanan acıya herkesin ortak olması gerekir.

Ülke olarak zor zamanlardan geçiyoruz. Nereden gelirse gelsin, insan canına kıyan tüm terör eylemlerini şiddetle kınıyorum. Başımız sağolsun.

Daha önceki yazımda da belirttim, sonuçlar benim için sürpriz olmadı. Çünkü PİSA’da iyi sonucu gerektirecek bir sebep göremiyorum.

Neden mi?

Bakın, sadece son on yılda eğitimde yaşananları hatırlarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Son on yıllık süreçte neredeyse bütün ulusal sınavlarda sorular çalınmadı mı?
Haksız bir şekilde "birileri" "meslek”, makam", "mevkii" sahibi olmadı mı?
Bu ülkenin namuslu, vatansever ailelerin çocuklarının; 
Emekleri çalınmadı mı? 
Umutları çalınmadı mı?
Hayalleri çalınmadı mı?


***


Güzide okullar sıradanlaştırılmadı mı?
İmam Hatip Okulları için seferberlik ilan edilirken, diğer okullar göz ardı edilmedi mi?
Bir elin beş parmağı kadar spor, sanat, teknoloji okulun kalmadı mı?
Okul çeşitliliği azaltılmadı mı?
Öğretmenler oradan oraya zorunlu rotasyona tabi tutulmadı mı?

Elinde kalan birkaç güzide okulun itibarı yerle bir olmadı mı?
Yetişmiş on binlerce eğitim yöneticisi, haksız yere görevlerinden alınmadı mı? Yerlerine mülakatla tecrübesiz öğretmenler eğitim yöneticisi yapılmadı mı?
On yılda tam beş Milli Eğitim Bakanı değişmedi mi?
Her gelen Bakan, bildiğini okumadı mı?

***

Bakın, eğitim adına yukarıda da sıraladığım ve ülkeyi “bir arpa boyu ileri götüremeyecek “sistemsizlik” milyonlarca insan gibi beni de üzüyor. Çünkü bu ülke bizim gidecek başka bir yerimiz yok. Birlikte bu ülkeyi ayağa kaldırmak, çocuklarımızla, gençlerimize kısacası bu ülkenin insanına refah içerisinde huzurlu bir yaşam sunmak asıl amaç olmalı.

İşte tam da bu noktada bu ülkenin geleceği için kafa yormak bu yolda mücadele etmek gerekiyor. Çünkü bilim ve teknoloji çok hızlı gelişiyor.

Önümüzdeki yirmi, otuz yıllık süreçte hayal edemeyeceğimiz bilimsel, teknolojik buluşlara şahit olacağız.

Her alanda olması gerektiği gibi eğitimde de doğru adımlar atılması için herkesin aklıselim davranması ve düşünmesi gerekiyor ki başarıya ulaşabilelim.

Birçok eğitim uzmanının, akademisyenin eğitim sisteminin düzlüğe çıkması için yazdıklarını ya da söylediklerini takip ediyorsunuzdur.

***

Kimi, “ders müfredatları sil baştan değişmeli” diyor.

Kimi, “nitelikli öğretmen yetiştirmeli” diyor.

Kimi, “okul çeşitliliği artmalı” diyor.

Kimi de “ eğitim reformu şart ” diyor.

Ebetteki bütün söylenenler doğru ama işe öncelikle “zihinleri” değiştirerek başlamak gerekmez mi? Ya da günün koşullarına ve geleceğe uygun bir “felsefe” ya da bir “anlayışla” yola çıkmak gerekmez mi?

Tıpkı, 1920‘lerde başlayan ve 1940’ yılların başında ülkeye özgü ama çağdaş bir eğitim felsefesinden yola çıkarak Köy Enstitüleri hayata geçirilmesi gibi.

***

Bugün uygulanan eğitim politikaların birçoğunu ters yüz etmek belki de en sağlıklı iş olacaktır. Evet, yanlış duymadınız. Çok iddialı bir cümle kurduğumun farkındayım. Çünkü “Aynı yöntemleri deneyip farklı sonuçlar beklemenin delilik olduğunu unutmamak gerekiyor.

Peki, ne yapmak lazım?

Mesela, eğitimi partiler üstü bir zemine kaydırmak. Tıpkı Merkez Bankası gibi…

(Eğitimde ideoloji tabii ki ama bu ideoloji eleştirel düşünmeye dayalı, çağdaş, bilimsel bir ideoloji olmalı.)

Mesela, her isteyen öğretmen olmamalı. Öğretmen olmak isteyenler, istekli olanlar arasından seçilmesi gerekirken, öğretmenlerin, özlük ve sosyal hakları iyileştirilmeli.

Mesela, ihtiyaç doğrultusunda okullar açılmalı. Fen, teknoloji, güzel sanatlar, spor okullarına öncelik verilmeli ve bu okullar her anlamda desteklenmeli.

Mesela, çocuklarımızı gün boyu dört duvar arasına sıkışmışlıktan kurtarmalıyız. Doğayla, toprakla buluşan nesiller yetiştirmeliyiz.

Mesela, ezbere eğitim yerine görerek, yaşayarak öğrenme amaç edinmeli.

Mesela, Sağlık Bakanı tıp Adalet Bakanı hukuk kökenli ise Milli Eğitim Bakanı da eğitim kökenli olmalı.

Mesela, MEB bütçesinin, daha fazla kısmının eğitim yatırımlarına ayrılması için çözüm yolları bulunmalı.

Mesela, günü birlik değil, uzun vadeli eğitim politikaları oluşturulmalı.

Kısacası, eleştirel düşünmeye dayalı, çocuklarımıza, gençlerimize sorgulamayı öğreten, merak etmeye, hayal kurdurtmaya olanak tanıyan ve en önemlisi çağdaş bir eğitim reformu için herkes elini taşın altına koymalı! Adeta eğitim seferberliği ilan edilmeli.

Darbe kültürünün, tek tip düşünceden beslendiğini hatırlatarak…

Yeni darbelere zemin hazırlamayacak, demokratik, sosyal, insan hak ve özgürlüklerini ön planda tutacak bir eğitim kültürünü bir an önce hayata geçirmek gerekiyor.

Aksi halde acı ama gerçek!

Bir nesli daha heba edeceğiz.

İLHAN SEVİN

Eğitimci

twitter.com / @sevinilhan4