Adem Öztürk

Ülkemiz eğitim camiası, yeni atanan Milli Eğitim Bakanımız Prof. Dr. Sayın Ziya SELÇUK`un heyecanını şu günlerde dolu dolu yaşamakta... Tüm eğitim paydaşları kayıtsız şartsız bir kabul ve saygı ile sayın bakanımıza itimat etmekte ve güvenmekte. Bilgi birikimi, donanımı, kariyeri ve vizyonu ile eğitim camiamız içerisinde "ancak bu kadar olabilir" denilecek bir isabetle atama yapmıştır Sayın Cumhurbaşkanımız. Bu bağlamda Sayın Bakanımızın başarılı olması için elimizden gelen tüm desteği sunmak bizim için onur olacaktır. Zira Sayın Bakanımızın başarılı olması şahsının değil, tüm ülkemiz eğitiminin sınıf atlaması demek olacaktır. Kısaca mesele şahsi değil, top yekun ülkemizin meselesidir...

Veriler ne diyor?

Ülkemiz 81 milyon nüfus ile bulunduğumuz coğrafya içerisinde dinamik ve gelişime açık bir nüfus yapısına sahiptir. TÜİK verilerine göre halen nüfusumuzun % 68`lik bir kısmı 14-65 yaş arasını kapsamakta. Eğitilebilir ve gelişebilir nüfus diyeceğimiz 0-65 yaş arası nüfusun oranı ise %91. Yine TÜİK verilerine göre 2080 yılında ülkemiz eğitilebilir nüfusunun 0-65 yaş toplam nüfusa oranı %75 olacak daha bir başka anlamla yaşlı ve çocuk diyeceğimiz üretmeyen nüfus %40 olacaktır. (0-14 yaş ve 66 yaş üstü)

Yıllara ve yaş grubuna göre nüfus, 2018, 2023, 2040, 2060, 2080

Çocuk nüfus olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfusun oranının ise, 2018 yılında %23,5, 2023’te %22,6, 2040`da %19,3, 2060`ta %16,9 ve 2080`de %15,7 olacağı öngörülmektedir.

Yukardaki tabloya baktığımızda gördüğümüz resmi TÜİK raporu bize eğitim gelecek-gelecek eğitim planlamamızı anlatacaktır. Zira TÜİK tarafından hazırlanan rapordaki çocuk nüfus analizi bizlere eğitim projeksiyonumuzu çizmektedir. 20.yy`da üreten nüfusun tüketen nüfusa oranı 21.yy`a göre iki kat fark etmektedir. Öyleyse çocuklarımız için eğitim politikaları planlaması yapar, meslek ve hayat seçimleri konusunda fikirler geliştirirken, onların ileride bakacağı ve bakmakla yükümlü olacağı nüfus oranlarını da dikkate almalıyız. Bu ülkenin 20.yy`da 8 saat/5 gün çalışma ile bakacağı nüfus ile 21.yy`da 8 saat/5gün çalışma ile bakacağı nüfus sayısı fark edecek, saat/gün değişmezken tüketen sayısı artacaktır...

Bu problem politikacıların problemi gibi gözükse de aslında EĞİTİMİN ANA PROBLEMİDİR zira GELECEK EĞİTİMDEDİR…

Günümüz 0-18  yaş çocuklarımızın hayata hazırlanması, 2050 yılını yaşatacak ve yaşayacak olan nesillerin yetiştirilmesi için biz eğitim politika hazırlayıcılarına çok iş düşmektedir. Vebal bizdedir. Sorumluluk bizdedir.

21.yy nesli ve kuşağı ne kadar titiz ve kaliteli yetiştirilirse, 22. yüzyıla hazırlık o kadar kaliteli ve titiz olacaktır. Çocuklarımıza bırakacağımız en önemli miras onların eğitimidir. 20.yy başlarında HASAN ALİ YÜCEL`lerin attığı ve ektiği tohum meyvesi günümüzde alınmaktadır.

Bu bağlamda sayın bakanımız EĞİTİM FELSEFEMİZİ belirlemelidir. Bunu kendisi ilan etmelidir. Tüm paydaşların ortak kararı ile belirlenecek eğitim felsefemizde;

-DİJİTAL OKUR YAZAR VE DİJİTAL ÇAĞIN ÜRETENİ OLAN

-MATEMATİK OKUR YAZARI VE ÜRETENİ OLAN

-ÜRETİM KABİLİYETİ VE SORUMLULUK ANLAYIŞI ÜST DÜZEYDE OLAN

-EN AZ İKİ DİL KONUŞUP, YAZABİLEN

-EN AZ İKİ ENSTRÜMAN ÇALABİLEN VE OKUYABİLEN

-KÜLTÜRÜ VE MİLLİ DEĞERLERİ İLE BARIŞIK

-KADİM MİRASINA SAHİP ÇIKABİLEN

-KÜLTÜREL VE SPORTİF OKURYAZAR OLAN

-BULUNDUĞU COĞRAFYANIN STRATEJİK ÖNEMİNİ BİLEN VE KAVRAYAN

nesiller yetiştirmek, 22. yüzyılı zamanında yakalamak için olmazsa olmazlarımızdır.

Okul öncesi eğitim okullaşma oranını %95`lere  çıkarmak,

Temel Eğitim okullaşma oranını %100`e çıkarmak,

Ortaöğretim oranını %99`a çıkarmak (MESLEKİ EĞİTİM MERKEZLERİ DAHİL),

Yükseköğrenim oranı %75`e çıkarmak ana hedef olmalıdır.

Bu amaçla okul öncesi eğitimde 24-48 ay oranını %80 lere çıkarmak okul öncesi eğitimin kalitesini artıracaktır.

Dağıtılan ücretsiz ders kitaplarının okullarda kullanma oranının artırılması sağlanmalıdır. Bu amaçla önümüzdeki eğitim öğretim yılından itibaren en geç Şubat ayı sonuna kadar Talim Terbiye Kurulu tarafından İNTERNET ORTAMINDA YAYINLANACAK içeriklerin seçimi ile her okul öğretmeni kendi çevre ve öğrencisine uygun olan kitabı seçerek taahhüt de bulunacak ve ertesi yıl bu seçtiği kitabı okutulacak ve israfı önlemiş olacaktır.

Birinci sınıftan itibaren tablet dağıtımı yapılarak çocukların tablet üzerinden okuma yazma öğrenmesi sağlanmalı ve kalem yerine elektronik kalem olmalı çocuklar çanta ve kitap kullanmamalı ve çocuklarımız DİJİTAL OKUR YAZAR OLMAYA hazırlanmalıdır.

Okul öncesinden itibaren objeler aracılığı ile çağına ve öğrenme yapısına uygun materyallerle ilkokul sonuna kadar çocuklarımız matematik okur yazarı olmalıdır. Matematik öğretimi metodlarımız yeniden ele alınmalıdır.

Yabancı dil eğitim ve öğretimi yeniden ele alınmalı en az iki dil konuşan, bir dil okuyan çocuklar yetiştirmeliyiz….

GELECEK EĞİTİMDEDİR... EĞİTİM GELEKCEKTİR...

ADEM ÖZTÜRK

admoztrk1972@gmail.com