Erdem Oklay

Türk Eğitim Sistemi`nin bana kalırsa (Bir nebze köy enstitüleri dönemi hariç) en büyük eksiği "entelektüel birey" yetiştirememiş olmasıdır.

Entelektüel ne demektir?

TDK entelektüelin karşılığı olarak "aydın" kelimesini tercih etmektedir. Bu kısıtlı bir tanımlama olsa da entelektüel "anlayış ve muhakeme gücü yüksek", "düşünce kabiliyetleri gelişmiş" bireyleri tanımlamaktadır.

Entelektüel insan; bilgilidir ve bilgisini akıl yetenekleri ile dönüştürerek yeni bilgiler de üretebilir. Dolayısıyla sadece bilgi sahibi olmak entelektüel olmak için kafi değildir.

Entelektüel; yaratıcıdır, problem çözücüdür, analitik zeka sahibidir ve ilerlemecidir.

Entelektüel; düşünür, sorgular, eleştirir. Yani eleştirel düşünme gücü de yüksek kimsedir.

Entelektüel; çok yönlüdür, estetik sahibidir ve yaşamdan zevk alır. Hem bir alim, hem de sanatçı ruhludur.

Edward Said`e göre ise entelektüel "Eskiden olduğu gibi, toplumda bir uzlaşma oluşturacak genel simgeleri yaratan biri değil, bu simgeleri sorgulayan, kutsal sayılan gelenek ve değerlerin ikiyüzlülüğünü, ırkçılığını, cinsiyetçiliğini teşhir eden; hiçbir fikir ayrılığına tahammülleri olmayan kutsal metin gardiyanlarıyla mücadeleden çekinmeyen kişidir."

Said`in de anlatımından anlaşılacağı üzere entelektüel "otorite sayılan her türlü şeyle" mücadele eden ve içinde yaşadığı toplumun ilerlemesine katkı sunan kişidir.

Tam da bu sebeplerle toplumdan dışlanan, küçük görülen, aşağılanan ve kendi toplumuna yabancılaştırılan kişilerdir entelektüeller.

Sanırım dünyadaki bütün eğitim sistemleri başlıca iki ana eğilim arasında gidip gelmektedir. Yani bu iki uç arasında bir yere konumlanmaktadır:

1- Eğitim sisteminin gelenekselci, korumacı, muhafazakar tarafı. Toplumda yerleşmiş değerleri korur. (Ancak bu değerlerden kimin ne şekilde nemalandığı veya bu değerlerin topluma nasıl yerleştiği, yerleştirildiği bir sırdır)

2- Eğitim sisteminin ilerlemeci, toplumu dönüştürücü yönü. Bu da genellikle fikri çatışmalar ve/veya büyük devrimlerle olur. Mesela Atatürk`ün harf devrimi gibi. Ülkeleri ve milletleri ileriye taşıyan da budur.

Türk toplumunda ise büyük oranda 1. düşünce egemen olmuştur. Yani "terazinin" hep gelenekselci tarafı ağır basmış, ilerlemeci adımlar "toplumsal uyumu" bozan "endişe verici gelişmeler" olarak nitelendirilmiştir. Hala harf devrimini "cahilleştirme" politikası olarak görenler vardır mesela. Onlar da bu dünyanın oksijenini tüketmektedir!

Hasılı, gelenekselci yönü kuvvetli bir toplumdan ve onun eğitim sisteminden "entelektüel birey" çıkmasını beklemek de biraz ütopik görünmektedir.

Hayırlısı...

 

Erdem Oklay

LinkedIn: bio

www.erdemoklay.com