Adem Öztürk

Eğitim toplumların geleceğini inşaatında baş faktördür. Eğitimin niteliği günümüz toplumlarında, niceliğinden daha öne çıkmaktadır. Zira gelişmiş toplumlar eğitimde nicelik sorunu aşmış ve nitelik geliştirmeyi ana  temele almışlardır. İstatistik olarak 18 milyon öğrenci 1 milyon öğretmen olduğu ülkemizde, kaba hesap 18 öğrenciye bir öğretmen düştüğü,  öğretmen öğrenci buluşmasında sağlanmıştır. Öğretmen ihtiyacında nicelik sorunu kalmamıştır.
 
Her yıl bir buçuk milyon öğrencinin TEOG  ve iki buçuk milyon öğrencinin YGS/LYS sınav maratonunda bulunduğu ülkemiz eğitim sisteminde ANA PARADİGMA olarak üretmeyi hedef alan, organizasyon ve girişim yeteneği önde olan GİRİŞİMCİ nesil yetiştirmeyi sorgulamamız gerekmektedir.
 
18 milyon öğrenci matematik, fen bilimleri ve sosyal bilimle yanında GİRİŞİMCİLİK eğitimini çok önemli bir vizyon olarak alabilmeli.
Anadolu da meşhur bir söz vardır... Ülkemizin en önemli ticaret merkezi olan KAYSERİ`de anne ve babalar çocuklarına önce ticaret eğitimi yani Girişimcilik eğitimi verirlermiş, bu eğitimi alamayan çocuk okula gönderilir bari memur olsun denirmiş... Eğitim küçümsenmez ama ailenin çocuğu için gelecek kaygısı olarak son çare de değerlendirilebilirmiş. Mutlaka ailenin okumayan ya da yanında alaylı olarak kalan çocuğa da kendi disiplini içerisinde ahilik kavramına göre verdiği bir eğitim vardı fakat bu eğitim kurallı, profesyonel değildi.
 
Bugün ülkemizde Mühendislik Bilimleri, Sağlık Bilimleri, Eğitim Bilimleri  Kimya, Biyoloji gibi bilimsel temelli eğitim alan öğrenciler  kendi bilgilerini veya aldıkları eğitimi GİRİŞİMCİLİĞE dönüştürerek kendi işlerinin patronu olamamaktadır  ya da çok azı olabilmektedir. Bu konu üzerine Üniversiteler ve YÖK ve MEB bilimsel araştırmalar yapmalıdır. 
 
Örnek olarak vermek gerekirse birlikte iş yapabilme yeteneği, ortak karar alabilme duygusu, örgüte bağlılık ve kurumsal sadakat kavramları,   müfredatlara ders/konu  olarak girmelidir. 
 
İç Anadolu da KIRŞEHİR BÖLGESİNDE bir köy örneği verecek olursak, tamamı çiftçi olan köy halkı yeni evlenen gençler eşlerinin düğün altınlarını ortaya koyarak günümüze leasıng olarak adlandıracağımız sistemle en az  5 arkadaşın oluşturduğu ortaklıklarla aldıkları tarım işleme makineleri ile sahada ve uygulamalı olarak alanından söz sahibi iş adamı olmuşlardır.
 
Yine Anadolu da bazı kasaba ve köylerde tamamı müzisyen olarak çocuklar ortaya çıkmaktadır. Çünkü ailenin gelir kaynağı müzik ve sanat üzerinedir. Aile için önce çocuğun girişimciliği önemlidir. Aile notaya göre eğitim vermez ses ve kulak duygusuna göre evde alaylı olarak eğitim verir okulda verilen fen  ve bilim temelli eğitim ailenin ilgi alanına girmez.
 
Bugün ülkemizde meslek lisesi mezunu öğrencilerimizin ne  kadarı kendi işletmesini açabilmektedir? Öğrenci alanında eğitim aldıktan sonra asgari ücret ile bir işletme de çalışacak olması ve iş güvenci ve iş garantisi riski olması ailelerin çocuklarını  meslek lisesine göndermede tereddütlü davranmasını sağlamaktadır...
 
TEOG/YGS/LYS/KPSS sınav sarmalında yüzde doksan üzeri başarı sağlayan öğrencilerin akademik yeterliliği ve başarısı tartışılamaz ama bu başarının ülkemiz ekonomisine ve geleceğimize katkısı nedir ne olacaktır, işte bu tartışılmalıdır. Önümüzdeki 2020-2050 yıllarında bu çocuklarımız ülkemize global şirketler kazandırabilecekler mi, asıl sorumuz budur.
 
Oysa GİRİŞİMCİLİK temelli eğitim modeli esas alınsa, DÜNYANIN EN DEGERLİ JEOPOLİTİK KONUMUNDA bulunan ülkemiz, üretilen ürünün pazarlanması ve organizasyonunda ve ihracat imkanları ve ulaşımında rakiplerine göre her zaman avantajlıdır. 
 
Gelinen noktada ülkemizde yetişen öğrencilerimiz KENDİ İŞİNİN PATRONU olmayı mı yoksa GLOBAL ŞİRKETLERE CEO olmayı mı vizyon olarak seçmişlerdir? Bu soruya alınacak cevap eğitim sistemimizin nerede olduğu ve nerede olması gerektiği konusunda bize yol gösterecektir.
 

ADEM ÖZTÜRK

Ankara, Mamak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Şube Müdürü

UEYDER Başkan Yardımcısı

Twitter.com / @admoztrk712