Prof. Dr. Selçuk Özdemir

Bir hata yaptığımızda “keşke elimde bir sihirli değnek olsa da hatamı geri alabilseydim!” veya “keşke hiç yapmamış olsaydım!” veya “keşke herkes her şeyi bir anda unutsa, o hata hiç olmamış gibi davransa...” diye bir mucize ararız hani... Bazen de bir şeyi daha yapmadan önce “acaba şöyle bir şey yapsam ne olur ki?” veya “şu kişiye şöyle bir şey söylesem tepkisi ne olur ki?” diye düşünürüz. Olacakların sonucunu tahmin edemediğimiz için, istenmedik bir sonucun ortaya çıkması durumunda geri dönüşün mümkün olmaması nedeniyle günlük, aile, iş veya sosyal hayatımızda mümkün olduğunca aklımıza esen her şeyi yapmayız. Fiziki dünyanın “affedici olmaması” hayallerimizi mümkün olduğunca baskılar, düşüncelerimizi/isteklerimizi denemekten bizi alıkoyar. Benzer şekilde, demir ustası, ayakkabı ustası, berber, heykeltraş vb. bir zanaatkâr veya sanatkâr kafasındaki belki binlerce düşüncenin sadece küçük bir kısmını deneyebilir, çünkü istenmeyen bir sonuç/çıktı oluştuğunda hatadan geri dönmek çok zahmetli, pahalı ve can yakıcı olabilir. Diğer yandan, elimizdeki akıllı telefonlarda, tabletlerde, bilgisayarlarda bizi çok etkileyen yazılımlarla/teknolojilerle karşılaşıyoruz. Hatta sadece bilgisayar yazılımlarında değil, gömülü teknolojilerin bulunduğu akıllı cihazlar ve robotik nesneler de son zamanlarda yoğun bir şekilde hayatımıza giriyor. Bu uçuk tasarım ve fonksiyonlara sahip cihazlarla daha önce yapmayı aklımızdan geçirmediğimiz veya gerçekleştirmenin uzun ve zahmetli olduğu işleri kolaylıkla gerçekleştiriveriyoruz. Etrafımda sık sık “şu cihazı yapanlar çok zeki insanlar olmalı!” türünden peşin kabullenmeler görürüm. Böyle düşünenlere sadece şunu söylüyorum: O yazılımlar/teknolojiler, mucizevi derecede zeki insanların oturup bir çırpıda yaptığı işler olmaktan çok, sanal dünyanın “affedici” özelliğini kullanan, sabırla, azimle her türlü uçuk düşüncesini binlerce defa test eden bizim gibi sıradan insanların inovasyonları! Bilim / teknoloji / inovasyon tarihini çok zeki insanlar değil, inanılmaz aptalca hatalar yaptıkları halde hatalarından ders çıkarıp düşüncelerini tekrar tekrar test eden insanlar yazmışlardır.

Deneme - yanılma - ders çıkarma - tekrar deneme aslında bilim, teknoloji, inovasyon, sanat ve bir meslekte ustalaşma tarihinin özetidir. Kullandığımız, gördüğümüz, duyduğumuz ne kadar ürün, düşünce ve hizmet varsa hem o işin tarihsel “deneme-yanılmalarından” haberdar hem de kendisi bıkmadan usanmadan en iyiye ulaşmak için düşüncelerini, hayallerini defalarca test eden insanlar tarafından geliştirilmiştir.  Fizik gibi mutlak kuramsal bilgiye erişmeye çalışan bir alanın gerçek uygulamaları için bile çok pahalıya patlayan testler gerçekleştirebilmek için CERN gibi bir merkez kurulmuştur. Madencilik, denizcilik, tarım, hayvancılık, uzay, uçak vb. istediğiniz alanı ele alın fiziksel ve gerçek malzemeyi kapsayan geliştirme çalışmaları yüzyıllar boyunca çok pahalı, zahmetli ve zaman gerektiren çabalar gerektirdiği için son 30-40 yıla kadar gelişmeler oldukça yavaş olmuştur. Buna karşılık 1980’lerin başında ortaya çıkan PC devrimi, sadece bilgisayar mühendisliği alanında değil, aklımıza gelebilecek sanayisinden, sanatına, sporuna, eğlencesine, hizmetine tüm sektörlerde büyük dönüşümlere neden olmuştur, çünkü bu farklı alanların uzmanları kullandıkları yazılımlar sayesinde daha önce çok maliyetli olacak ve zaman alacak bir çok farklı hesaplamayı ve tasarımı hızlı bir şekilde simüle etme imkanı bulmuştur. Simülasyonun sonucunda istenmeyen bir durum ortaya çıktığında, son işlemi Ctrl+Z tuşları ile geri alıp, parametreleri değiştirip sonsuz defa düşünceler test edilebilmektedir. Bunun sonucunda, özellikle son 20 yıldır neredeyse tüm sektörler çok farklı işlevselliğe ve görüntüye sahip ürünler geliştirme ve çok fazla patent alma şansına sahip oldu. Ayrıca, yazılım sektörü Ctrl+Z mucizesi sayesinde, bir uygulamayı geliştirirken birçok ihtimali, hatta geliştirme aşamasında akıllarına gelenleri bile kolaylıkla ve neredeyse sıfır maliyetle deneyebildiği için ortaya çok farklı çok yaratıcı ürünler

Kodlamanın K-12 Eğitiminde Ne İşi Var?

Gelişmiş ülkelerin eğitim sistemleri ilkokuldan başlayarak artık kodlama eğitimi vermenin önemi tartışılmaz ve kodlama becerisinin nasıl daha iyi verilebileceği yönünde yöntem ve araçlar tartışılırken, biz güzel ülkemizde halen bir kısım akademisyen ve eğitimciyi bilgisayar kodlama becerisinin sadece ve basit bir teknik beceri olmadığına ikna etmeye çalışıyoruz. John Dewey’inden Maria Montessori’sine, İvan Pavlov’una, Frederic Skinner’ine, Jean Piaget’sine, Davranışçı eğitim yaklaşımından Yapılandırmacı eğitim yaklaşımına, Köy Enstitülerine, IB sistemine eğitime çok farklı pencereden bakan kişilerin, felsefe ve sistemlerin ortak tek söylemi öğrenme sürecinde öğrencinin “bol bol uygulama” yapmasının gerekliliğidir. Bol uygulamanın en büyük avantajı yapılan hatalardan çıkarılan ders ve aynı hatayı bir sonraki uygulamada tekrarlamamaktır. Aynı sanayi, spor, sanat, eğlence gibi sektörlerde olduğu gibi PC devrimi eğitim dünyası için de yepyeni fırsatlar yarattı. Bunlardan ilki 1980’lerde ortaya çıkan ve halen yoğun şekilde gündemde olan ‘Bilgisayar Destekli Eğitimdi.’ Online çokluortam içerikler her yaş grubu için önemli bir öğrenme ortamı sunuyor. Birey, kendi öğrenme hızına göre “sabırlı” bir enformasyon (bilgi değil) sağlayıcı olan bilgisayarları kullanarak istediği zaman ve istediği yerde öğrenebiliyor. “Sabırlı” olmanın ötesinde, bilgisayar dünyasının en önemli özelliği “affedici olmak” öğrenenler için tarihteki hiçbir öğrenme teknolojisinin veya öğretmenin yaratmadığı bir fırsat yaratıyor: “Bol bol uygulama.” Burada bahsettiğim “affedici” ortam bilgisayar destekli eğitim veya simülasyon yazılımların ötesinde çocukların hayallerini veya istediklerini ete kemiğe büründürdükleri kodlamadır! Son yıllarda her yaş grubunun seviyesine uygun geliştirilen kodlama platformları çocuklara teknik beceri, sistematik/adım adım düşünme becerisi kazandırmakla beraber en önemlisi a-b-c-d-e şıklarının ötesinde zihinlerindeki “f”, “t” ve hatta “z”  şıklarını da korkmadan deneme ortamı oluşturuyor. Öğrenciler, matematik, fen bilimleri, sosyal bilimler, görsel sanatlar vb. alanlardaki bilgilerini de işe katarak zihinlerinde oluşturdukları heyecan verici ürünleri/çözümleri kodlamayı gerektiği yerde elektronikle birleştirerek hayata geçirirken Ctrl+Z tuşları sayesinde her türlü ihtimali düşünüp, test edebiliyorlar.

 

Prof. Dr. Selçuk ÖZDEMİR

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi

Bilişim Garaj Akademisi Kurucusu

Twitter: @drselcukozdemir