İlhan Sevin

Yazılarımda daha çok eğitimle ilgili yazılar yazıyorum. Ancak eğitimi sadece belli alana hapsetmemek gerekir. Sonuçta insanlık için önemli olan her konuyu eğitimin parçası olarak görmek gerekiyor. Düşünüyorum da; ekonominin, eğitimin, sanatın, sporun bunların bir şekilde düzeltilmesi için telafi şansı olabilir. Ama dünya için insanlık için öyle şeyler vardır ki, değerini bilmediğimiz zaman bir daha telafi etme şansımız olamayabiliyor. İnsanlığın var olmaya devam etmesi için dünyanın var olmaya devam etmesi gerekiyor.

***

Dünya için küresel ısınma ve iklim değişikliği ne ifade ediyor? Türkiye için tehlike ne boyutta?  Neden gittikçe doğal kaynaklar azalıyor? Üretimden çok tüketim toplumuna doğru gitmenin sonu nereye varacak? Bu soruları herkesin her zamankinden daha çok sorması ve düşünmesi gerekiyor.

Çünkü her yıl yerküre daha da yaşlanıyor ve insanlık için yaşam koşulları gittikçe zorlaşıyor. Dünya nüfusu 7 milyarın üzerine çıkarken, bu nüfusun yüzde 50’si kentlerde yaşıyor. İşsizlik artıyor, açlık, sefalet, hastalık dünya üzerinde olan her şeyi ve insanlığı tehdit etmeye devam ediyor. Küresel ısınma, İklim değişikliği, artan kuraklık, enerji kaynaklarının tükenmesi ile beraber insanoğlunu önümüzdeki yıllarda zor günlerin beklediğini söylemek yanlış olmasa gerek!

1986 yılında Ukrayna’nın Çernobil kentinde Nükleer Santral’de gerçekleşen felaketin etkileri hala sürerken, 2011 yılında Japonya’da yaşanan depremin ardından zarar gören Fukushima Nükleer Santralinden, atmosfere karışan radyoaktif materyalin salınması doğa ve canlılar üzerinde olumsuz etkilere yol açılmasına neden oldu. Bu felaketlerin baş sorumlusu kim? Yine insanoğlunun kendisi… Nükleer Santrallerin hızla artması, üretimden çok tüketime dayalı bir ekonomik sistemin olması, ağaçların kesilmesi, betonlaşma, doğal kaynakların kötüye kullanılmasının sonucu olarak küresel ısınmayla beraber dünya maalesef felakete doğru sürükleniyor.

***

1980’den sonra küresel ısınma, iklim değişikliği, enerji kaynaklarının tükenmesiyle birlikte, bugün dünyanın tehlikeyle baş başa kalması insanlığın en büyük sorunlarının başında yer alıyor. Dünyanın değişik yerlerinde bu konularla ilgili zirve üstüne zirveler yapılıyor. Zirve yapmak sorunları çözmek için yeterli mi? Tabii ki de yeterli değil. Bu konuda sadece belli ülkelerin değil her insanın sorumluluk üstlenmesi gerekmez mi?  Günlük hayatımızda çevreye ve doğaya verdiğimiz zararın haddi hesabı yok. Bakın, hiç nükleer santrallere kadar anlatmaya gerek yok. Ülkemizde her birimiz günlük hayatımızda doğaya o kadar çok zarar veriyoruz ki, toplu taşıma yerine özel araç kullanılması, çevreye çöp atılması, suyun ve elektriğin lüzumsuz yere kullanımı bile dünyanın başına çorap örülmesine yetiyor da artıyor.

***

80 ülkeden 800 üzerinde bilim insanın katkısıyla hazırlanan “Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli beşinci değerlendirme raporu” tehlikenin boyutlarını gözler önüne seriyor. Rapora göre, “Atmosfer ve okyanuslar ısınmış, kar yağışı ve buzul miktarı azalmış, deniz seviyeleri yükselmiş, karbondioksit yoğunlaşması son 800 bin yılda eşi görülmemiş seviyelere ulaşmıştır. 1880-2012 yılları arasında kıtalar ve deniz yüzeylerinde ısınma olduğu tespit edilmiştir” deniyor.

Uzmanlara göre eğer acil önlemler alınmasa,

*2100 yılına kadar sıcaklık 1,8 ile 4 derece arasında artacak.

*Kutup buzları eriyecek. 2100 yılında Antarktika olmayabilir.

*Kuralık ve yangınlar artarak, göl ve ırmak sularında yüzde 20 azalma olacak.

*Sel ve kuraklıktan dolayı 200 milyon kişi açlık tehlikesi ile baş başa kalacak.

*Dünya nüfusunun 12’de 1’i yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacak.

*10 yıl içerisinde canlı türlerinin yüzde 40’ı yok olacak.

*Aşırı ısınma nedeniyle salgın hastalıklar baş gösterecek.

 

Türkiye için de durum, diğer ülkelerden pek farklı değil. Türkiye karmaşık iklim yapısı içinde, özellikle küresel ısınmaya bağlı olarak, görülebilecek bir iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkelerden birisidir. Üç tarafı denizlerle kaplı bir ülke olması nedeniyle, küresel ısınma ve iklim değişikliği sonucunda artan sıcaklıklardan dolayı çöl iklimine yaklaşması söz konusu. Özellikle ilerleyen zamanlarda su kaynaklarında oluşan azalma giderek kendini daha fazla hissettirecek ve zamanla içecek su ihtiyacı çoğalacaktır.

Çözüm olarak, küresel ısınmaya bir dünya sorunu olarak bakmak gerekiyor.

Fabrikalarda enerji kayıplarına kalıcı çözümler bulunarak, geri dönüşüm sistemleri oluşturulmalı ve zararlı gazları salan sistemler değiştirilmelidir.

Fosil yakıtlar yerine güneş, rüzgâr, jeotermal, biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek gerekiyor.

Toplum duyarlılığını artırmak gerekiyor bu halka yönelik eğitim seminerleri ve konferanslar verilmelidir.

Özellikle okullarda “küresel ısınma` dersi her eğitim kademesinde yer almalı ve öğrenciler bu konuda bilinçlendirilmelidir.

Küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin sonuçlarını ve ileride yaşanacak olası felaketlerin asıl sebebini Gandhi bu sözü ile özetliyor : “Yeryüzü her insanın ihtiyacını karşılamaya yeterlidir; ancak her insanın açgözlülüğü için yeterli değildir.”

2018’e girerken, küresel ısınma ve sonucunda oluşan iklim değişikliği konusuna dikkatinizi çekerek değinmek istedim. Umarım az da olsa bir farkındalık yaratmışımdır!

Yeni yıl herkes için başta sağlık ve mutluluk getiren, sonra da herkesin gönlünden geçen güzel dilekleri gerçekleştirecekleri bir yıl olur. Sevgiyle kalın.

 

İLHAN SEVİN

Eğitimci

Twitter: @sevinilhan4